Nebukadnessar'ın gördüğü rüyada zamanın sonuna kadar sürecek olaylar anlatılıyordu. Kral dünya tarihinde nasıl bir rol oynaması gerektiğini ve krallığının göklerin krallığıyla nasıl bir bağlantısı olduğunu öğreniyordu. Rüya yorumlanırken kendisine Allah'ın sonsuz krallığıyla ilgili öğretişler verildi. Daniel şöyle dedi: “Bu krallar döneminde göklerin Allahı hiç yıkılmayacak, başka halkın eline geçmeyecek bir krallık kuracak. Bu krallık önceki krallıkları ezip yok edecek, kendisiyse sonsuza dek sürecek. İnsan eli değmeden dağdan kesilip gelen taşın demiri, tuncu, kili, gümüşü, altını parçaladığını gördün. Ulu Allah bundan sonra neler olacağını krala açıklamıştır. Düş gerçek, yorumu da güvenilirdir”(Daniel 2:44,45). 2GS 298.1
Kral Allah'ın gücünü tanıdı ve Daniel'e, Madem bu gizi açıklayabildin, Allahın gerçekten ilahların Allahı, kralların Efendisi” dedi, “Gizleri açan O'dur” (47.ayet). Nebukadnessar Allah korkusunun etkisi altına girdi, ama yüreği henüz dünyasal hırslardan ve kendini yüceltme tutkusundan anılmamıştı. Egemenliğinin başarısı onu gururla doldurmuştu. Zaman içinde Allah'ı onurlandırmaktan vazgeçti, putperestliğe bağnazca bir gayretle dönüş yaptı. 2GS 298.2
“Altından baş sensin” sözleri kralın zihninde derin bir iz bırakmıştı (38.ayet). Krallıktaki bilgeler bu etkenden ve kralın putperestliğe dönüşünden yararlanmak için onun rüyasında gördüğü simgeye benzer bir heykel yapmaya karar verdiler. Böylece, herkes onun krallığını temsil eden altın kafaya bakabilecekti. 2GS 298.3
Pohpohlayıcı öneriden hoşnut olan kral onu gerçekleştirmeye karar verdi ve hatta daha da ileri gitti. Heykeli rüyada gördüğü şekliyle yapmak yerine onu kendince geliştirdi. Baştan ayağa doğru değeri düşmeyecek, tümüyle altın olacaktı. Böylece Babil krallığını sınırsız, yıkılmaz ve her şeye gücü yeten bir egemenlik olarak gösterecekti. 2GS 298.4
Sonsuza dek sürecek bir imparatorluk ve hanedanlık kurma düşüncesi dünya uluslarını ezip geçen orduların kralına çok cazip geldi. Sınırsız hırs ve bencilce gururun körüklediği gayretle, bilgelerle birlikte bu düşünceyi nasıl gerçekleştirebileceğini araştırmaya başladı. Rüyadaki büyük simgenin ne gibi üstün gerçeklerle bağlantılı olduğunu unuttu. İsrail'in Allahının rüyanın anlamını açıklayan kulu aracılığıyla etkin olduğunu göz ardı etti. Oysa krallığının büyük adamları alçakça bir ölümden bu yorum sayesinde kurtulmuşlardı. Kendi güçlerini ve üstünlüklerini kalıcı kılma arzusu dışında gözleri hiçbir şey görmeyen kral ve devlet danışmanları Babil'i yüceltmek ve evrensel bir imparatorluğa yaraşır kılmak için mümkün olan her şeyi yapmaya karar verdiler. 2GS 298.5
Allah'ın krala ve halka dünya uluslarına ilişkin tasarısını açıkladığı simgesel tasvir şimdi insan gücünü yüceltmeye hizmet edecekti. Daniel'in yorumu reddedilecek, unutulacak, gerçek yanlış yorumlanacak ve yanlış uygulanacaktı. İnsanların zihinlerini gelecekteki önemli olaylara hazırlamak için Allah'ın tasarladığı simge, Allah'ın dünyaya ulaştırmak istediği bilginin yayılmasını engellemek için kullanılacaktı. Böylece Şeytan, hırslı insanların düzenleri aracılığıyla Allah'ın insanlığa yönelik tasarısını çarpıtmayı amaçlıyordu. İnsanlığın düşmanı yanılgıdan arı olan gerçeğin kurtarış gücü bulunduğunu biliyordu; ama bu gerçek benliği yüceltmeye ve insanların projelerine alet edilirse kötülüğün gücüne dönüşebilirdi. 2GS 299.1
Nebukadnessar, ülkenin zengin hâzinesini kullanarak rüyada gördüğüne benzer, büyük, altın bir heykel yaptırdı. İlahlarının görkemli temsillerine alışkın olan Kıldaniler, daha önce bu denli ihtişamlı ve etkileyici - altmışa altı arşın boyutunda - bir heykelle karşılaşmamışlardı. Putlara tapınmanın evrensel düzeyde yaygın olduğu bir ülkede Dura ovasına dikilen, Babil'in yüceliğini, ihtişamını ve gücünü temsil eden paha biçilmez heykelin tapınma nesnesi olarak adanması gerekiyordu. Adanma günü belirlendi; her kişi heykelin önünde eğilerek Babil'e sadakat yemini edecekti. 2GS 299.2
Adama töreni gününde her halktan, ulustan ve dilden insanlar Dura ovasında toplandılar. Kralın buyruğu uyarınca, müziğin sesi işitildiği zaman herkes yere kapanıp Kral Nebukadnessar'ın diktiği altın heykele tapındı. O olaylı günde karanlığın güçleri önemli bir zafer kazanmış görünüyordu. Altın heykele tapınma etkinliği, devlet dini olarak tanınan diğer putperestlik biçimleriyle birlikte kabul edildi. Şeytan İsrail'in Babil'deki varlığını bütün imansız uluslara bir bereket kaynağı kılmaya yönelik tanrısal tasarıyı alt etmeyi umut ediyordu. 2GS 299.3
Ancak Allah'ın başka bir fermanı vardı. İnsan gücünü simgeleyen putun önünde herkes eğilmemişti. Tapman kalabalığın içinde göklerin Allahına saygısızlık etmemeye karar veren üç kişi vardı. Onların Allahı kralların Kralı ve rablerin Rabbiydi; O'ndan başkasına eğilemezlerdi. 2GS 299.4
Zaferle gönenen Nebukadnasser, bazı kişilerin heykelle ilgili buyruğa uymadıklarını öğrendi. Daniel ve arkadaşlarına bağışlanan onuru kıskanan bilgeler kralın buyruklarının çiğnendiğini duyurdular. “Ey kral, sen çok yaşa!” dediler, “boru, ney, lir, kanun, harp, davul ve her çeşit çalgı sesini duyan herkes yere kapanıp altın heykele tapınacak; kim yere kapanıp tapınmazsa kızgın fırına atılacak diye bir buyruk çıkardın, ey kral. Oysa Babil İli'nde yüksek görevlere atadığın Şadrak, Meşak, Aved-Nego adında bazı Yahudiler var. Bu adamlar seni saymadılar, ey kral. Senin ilahlarına kulluk etmiyor, diktiğin altın heykele tapınmıyorlar.” 2GS 300.1
Kral bu adamların huzuruna getirilmesini buyurdu. “Ey Şadrak, Meşak, Aved-Nego, ilahlarıma kulluk etmediğiniz, diktiğim altın heykele tapınmadığınız doğru mu?” diye sordu. Üç genci tehdit ederek kalabalığa uydurmaya çalıştı. İsteğine uymayı reddettikleri takdirde onları bekleyen cezayı söyledi; kızgın fırına atılacaklardı. Ancak İbraniler göklerin Allahına bağımlı olduklarını kararlı bir şekilde dile getirdiler. Allah'ın onları kurtaracak güçte olduğuna iman ediyorlardı. Heykelin önünde eğilmek ona tapınmak anlamına gelecekti. Yalnızca Allah'a bu şekilde hürmet edebilirlerdi. 2GS 300.2
Kral huzurunda duran üç İbrani'ye bakarken, onlarda krallığındaki diğer bilgelerde bulunmayan bir şeyin varlığını seziyordu. Her türlü görevde güvenilir olduklarını kanıtlamışlardı. Onları başka bir sınavdan geçirecekti. Eğer heykele tapman kalabalığa katılırlarsa onlar için her şey iyi olacaktı. .“Ama ona tapınmazsanız” dedi kral, “hemen kızgın fırına atılacaksınız. O zaman bakalım hangi ilah sizi elimden kurtaracak?” 2GS 300.3
Kralın tehditleri boştu, bu gençleri evrenin Kralına bağlılıklarından döndüremeyecekti. Atalarının geçmişine baktıklarında Allah'ın sözünü dinlememenin yıkım, ölüm ve yozlaşmayla sonuçlandığını biliyorlardı. Rab korkusu bilgeliğin başlangıcı, her türlü başarının temeliydi. Sakin bir şekilde fırına bakarak şöyle dediler: “Bu konuda kendimizi savunma gereğini duymuyoruz, kızgın fırına atılsak bile, ey kral, kendisine kulluk ettiğimiz Allah bizi kızgın fırından kurtarabilir; senin elinden de bizi kurtaracaktır.” Allah'ın onları kurtaracağını söyledikleri zaman imanları güçlendi, bu güvenden doğan zaferli bir kararlılıkla şu sözleri eklediler: “Ama bizi kurtarmasa bile bil ki, ey kral, ilahlarına kulluk etmeyiz, diktiğin altın heykele tapınmayız.” 2GS 300.4
Kralın gazabı sınır tanımıyordu. Hor görülen tutsak bir ırkın temsilcileri olan Şadrak, Meşak ve Avednego'ya öfke kustu. Fırının yedi kat fazla ısıtılmasını buyurdu, ordusundaki güçlü adamlara İsrail'in Allahına tapınanları infaza hazırlamak için bağlamalarını buyurdu. 2GS 301.1
“Böylece bu kişiler, şalvarları, kaftanları, sarıkları ve öbür giysileriyle birlikte bağlanıp kızgın fırına atıldılar. Kralın buyruğu çok sıkı, fırın da çok ısıtılmış olduğundan, Şadrak'ı, Meşak'ı, AvedNego'yu götüren adamları ateşin alevleri yakıp öldürdü.” 2GS 301.2
Ne var ki Rab kendisine ait olanları unutmamıştı. Kurtarıcı fırına atılan tanıklara kendisini gösterdi, onlarla birlikte ateşin içinde durdu. Rab'bin varlığından ötürü alevlerin yakma gücü kalmamıştı. 2GS 301.3
Kral tahtından olayları takip ediyor, kendisine meydan okuyan gençlerin tümüyle yok olmasını görmeyi umuyordu. Ancak zaferli duyguları ansızın değişti. Soylular onun soluk bir yüzle tahtından fırladığını ve alevlere baktığını gördüler. Kral “Biz ateşin içine bağlı üç kişi atmadık mı?” diye sordu. Danışmanlar, “Kuşkusuz, ey kral” diye karşılık verdiler. Kral, “Ben dört kişi görüyorum” dedi, “Ateşin içinde yürüyorlar, bağlarından çözülmüş, hiçbir zarara uğramamışlar. Dördüncünün görünümü de bir ilahi varlığa benziyor.” 2GS 301.4
İmansız kral Allah Oğlu'nun neye benzediğini nereden biliyordu? İbrani tutsaklar Babil'de güvenilir olduklarını göstermişler, hem yaşam hem de karakter yönünden kralın huzurunda gerçeği temsil etmişlerdi. İmanlarının nedeni sorulduğunda hiç tereddüt etmeden yanıt vermişlerdi. Açık ve yalın bir şekilde doğruluk ilkelerini örneklemişler, böylece çevrelerindekilere taptıkları Allah'ı öğretmişlerdi. Kurtarıcı Mesih'in geleceğinden söz etmişlerdi; kral ateşteki dördüncü kişinin biçimine bakarak Allah Oğlu olduğunu fark etti. 2GS 301.5
Nebukadnessar kendi büyüklüğünü ve saygınlığını unutarak tahtından indi, fırının ağzına yaklaşarak, “Ey Yüce Allah'ın kulları Şadrak, Meşak, Aved-Nego, dışarı çıkıp buraya gelin!” diye seslendi. 2GS 301.6
Üç genç fırından çıkarak kalabalığın huzuruna geldiler, hiçbir zarar görmemişlerdi. Kurtarıcının varlığı onları ateşin etkisinden korumuştu. “Satraplar, kaymakamlar, valiler, kralın danışmanları onların çevresinde toplandılar. Adamların bedenlerinde ateşin hiçbir etkisi olmadığını gördüler. Başlarındaki tek saç yanmamış, giysileri değişmemiş, ateşin kokusu üzerlerine sinmemişti.” 2GS 302.1
Debdebeyle yapılan büyük altın heykel unutuldu. İnsanlar yaşayan Allah'ın huzurunda korkuya kapılarak titrediler. Yüreği alçalan kral, “Şadrak, Meşak ve Aved-Nego'nun Allahı'na övgüler olsun!” dedi,' “Meleğini gönderip kendisine güvenen kullarını kurtardı. Onlar buyruğuma karşı geldiler, kendi Allahları'ndan başka bir ilaha kulluk edip tapınmamak için canlarını tehlikeye attılar”. 2GS 302.2
Nebukadnessar yaşadığı bu deneyimin etkisiyle şöyle buyurdu: “Hangi halktan, ulustan ya da dilden olursa olsun, Şadrak, Meşak ve Aved-Nego'nun Allahı'ndan saygısızca söz eden herkes paramparça edilecek, evleri çöplüğe çevrilecek. Çünkü böyle kurtarabilen başka bir Allah yoktur.” 2GS 302.3
Babil kralı bu ve buna benzer sözlerle dünyanın bütün halklarının huzurunda İbranilerin Allahının güç ve yetkisinin her türlü hayranlığa layık olduğunu yaymaya çalıştı. Allah kralın bu “aygın gayretinden hoşnut oldu. 2GS 302.4
Kralın halkın huzurunda böyle açıklamalar yapması ve göklerin Allahını tüm diğer ilahlardan çok yüceltmesi doğruydu. Ancak halkının da kendisi gibi iman etmesini ya da aynı saygıyı göstermesini bekleyerek geçici bir yönetici olarak sınırı aştı. Altın heykele tapmayı reddedenleri ateşe atmakla tehdit etmesi nasıl yanlışsa Allah'a tapınmayanları da ölümle tehdit etmesi aynı şekilde yanlıştı. Allah insanları söz dinlemeleri için asla zorlamaz. Onları kime hizmet edeceklerini seçmeleri için özgür bırakır. 2GS 302.5
Rab sadık kullarını kurtararak ezilenlerin yanında yer aldığını ve Göklerin yetkisine başkaldıran dünyasal güçleri azarladığını ortaya koydu. Üç İbrani genç, tapındıkları Allah'a nasıl bir imanla bağlı olduklarını Babil ulusunun tümüne gösterdiler. Allah'a güvendiler. Denendikleri zaman Allah'ın vaadini hatırladılar. “Suların içinden geçerken seninle olacağını, ırmakların içinden geçerken su boyunu aşmayacak. Ateşin içinde yürürken yanmayacaksın, alevler seni yakmayacak” (Yeşaya 43:2). Yaşayan Söze iman ettikleri için herkesin huzurunda onurlandırıldılar. Harika kurtuluşlarıyla ilgili haberler, Nebukadnessar'ın adanmaya çağırdığı çeşitli ulusların temsilcileri tarafından birçok ülkeye ulaştırıldı. Allah, çocuklarının sadakati aracılığıyla tüm yeryüzünde yüceltildi. 2GS 302.6
İbrani gençlerin Dura ovasındaki deneyimlerinden alınacak önemli dersler vardı. Günümüzde Allah'ın birçok hizmetkarı masum oldukları halde Şeytan'ın esinlediği kıskanç ve ikiyüzlü kişilerin hakaretlerine ve aşağılayıcı tavırlarına maruz kalacaktır. Sept gününü kutsal tutanlar insanların öfkesine özellikle hedef olacaktır. En sonunda, evrensel bir fermanla bu kişiler ölüme mahkum edilecektir. 2GS 303.1
Allah halkını bekleyen sıkıntı mevsimi sarsılmaz bir iman gerektirecektir. Allah'ın çocukları sadece Allah'a tapınmaktan ödün vermemeli, kendilerini sahte tapınmaya çeken her türlü etkene kararlılıkla karşı durmalıdır. Allah'a sadık olan bir yürek için günahlı, sınırlı insanların buyrukları sınırsız Allah'ın sözü yanında önemsiz kalacaktır. Sonuçta hapis, sürgün ya da ölüm cezası da olsa gerçeğe uyacaklardır. 2GS 303.2
Allah Şadrak, Meşak ve Avednego'nun günlerinde olduğu gibi dünya tarihinin kapanış döneminde de doğruluğun yanında yer alanlar için güçlü bir şekilde işlev görecektir. Kızgın fırında İbrani gençlerin yanında yürüyen Rab, her yerde kendisini izleyenlerle birlikte olacaktır. O'nun kalıcı varlığı imanlıları teselli edecek ve destekleyecektir. Hiçbir ulusun yaşamamış olduğu o sıkıntı dönemi geldiğinde seçilmiş olanlar sarsılmaz bir şekilde ayakta kalacaklardır. Şeytan kötülüğün bütün güçlerini bir araya getirse de Allah'ın kullarının en zayıf olanlarını bile yok edemez. Güçlü melekler onları koruyacak, Yahve kendisini onların adına rablerin Rab'bi olarak gösterecek ve kendisine güvenenleri kurtaracaktır. 2GS 303.3