Go to full page →

51—Sadik Bir Yardimci Çoban EI 445

[Bu bölüm, Petrus’un Birinci Mektubu’na dayanmaktadır.]

Elçilerin İşleri kitapçığında elçi Petrus’un sonraki çalışmalarından çok az bahsedilir. Pentikost Günü’nde Ruh’un dökülüşünü takip eden yoğun hizmet yılları sırasında, yıllık bayramlarda ibadet etmek üzere Yeruşalim’e gelmiş olan Ya- hudilere ulaşmak için yorulmak bilmeden çaba gösterenler arasındaydı. EI 445.1

Yeruşalim’de ve çarmıhın habercilerinin ziyaret ettiği diğer yerlerde imanlıların sayısı arttıkça, Petrus’un sahip olduğu yeteneklerin ilk Hristiyan kilisesi için tarifsiz değerde olduğu anlaşıldı. Nasıralı İsa’ya ilişkin tanıklığının etkisi uzaklara dek yayılmıştı. Üzerine çifte sorumluluk yüklenmişti. İmansızların önünde Meshedilmiş Olan’a ilişkin kesin tanıklıkta bulunuyor, ihtida etmeleri için ciddiyetle çalışıyordu; aynı zamanda imanlılar için de özel bir çalışma yapıyor, onları Mesih’in imanında güçlendiriyordu. EI 445.2

Petrus yardımcı çoban olarak çalışmak üzere çağrısını, kendini tamamen inkar etmeye ve ilahî güce tam bir itimada yön-lendirildikten sonra aldı. Mesih, kendisini inkâr etmesinden önce Petrus’a “Geri döndüğün zaman kardeşlerini güçlendir” demişti (Luka 22:32). Bu sözler, elçinin gelecekte imana gelecek olanlar için yapacağı kapsamlı ve etkin çalışmayı ifade ediyordu. Bu çalışma için, Petrus’un kendi günah, ızdırap ve tövbe deneyimi onu hazırlamıştı. Kendi zayıflığını öğrenene kadar, imanlının Mesih’e bel bağlama ihtiyacının farkına varamazdı. Ayartı fırtınasının içinde, insanın yalnızca Kurtarıcı’ya tam bir kendine güvensizlikle bel bağlayarak güvenle yürüyebileceğini anlamıştı. EI 445.3

Mesih’in öğrencileriyle deniz kıyısında son buluşmasında, üç kez tekrarlanan “Beni seviyor musun?” (Yuhanna 21:1517) sorusuyla denenen Petrus, Onikiler arasındaki yerine iade edilmişti. Görevi kendisine verilmişti; Rabb’in sürüsünü güdecekti. Şimdi, dönüştürülmüş ve kabul edilmiş olarak, yalnızca ağılın dışında olanları kurtarmaya çalışmakla kalmayacak, aynı zamanda koyunların bir çobanı da olacaktı. EI 446.1

Mesih Petrus’a hizmetin yalnızca bir şartını bildirdi: “Beni seviyor musun?” Bu başlıca niteliktir. Petrus diğer tüm niteliklere sahip olsa da, Mesih’in sevgisi olmadan Allah’ın sürüsünü gözeten sadık bir çoban olamazdı. Bilgi, hayırseverlik, belagat, gayret - bunların tümü iyi çalışma için zaruridir; fakat kalpte Mesih’in sevgisi olmazsa, Hristiyan hizmetkârın çalışması başarısızlığa uğrar. EI 446.2

Mesih’in sevgisi değişken bir his değil, kalpte kalıcı bir güç olarak sergilenmesi gereken, yaşayan bir ilkedir. Çobanın karakteri ve davranışları savunuculuğunu yaptığı gerçeği örnekliyorsa, Rab çalışmaya kendi mührünü vuracaktır. Çoban ve sürü, Mesih’teki ortak umutlarında birleşerek, bir olacaklardır. EI 446.3

Kurtarıcı’nın Petrus’la ilgilenme tarzında, onun için ve kardeşleri için bir ders vardı. Petrus Rabbi’ni inkâr etmiş olmasına rağmen, İsa’nın onun için duyduğu sevgi hiçbir zaman azalmamıştı. Ve elçinin sözü başkalarına duyurma hizmetini üstlenmesi gerektiğinde, günahkâra sabırla, duygudaşlıkla ve bağışlayıcı sevgiyle yaklaşmalıydı. Kendi zayıflığını ve kusurunu hatırlayarak, gözetimine emanet edilmiş olan koyunlarla ve kuzularla Mesih’in kendisiyle ilgilendiği kadar şefkatle ilgilenmeliydi. EI 446.4

İnsanoğulları, kendileri de kötülüğe teslim olmuş olduklarından, ayartıya uğrayanlara ve hata yapanlara nezaketsizce davranma eğilimindedirler. Kalbi okuyamazlar; onun mücadelesini ve acısını anlayamazlar. Sevgi olan azarı, iyileştirmek için yaralayan darbeyi, umuttan bahseden uyarıyı öğrenmeleri gerekmektedir. EI 447.1

Petrus hizmeti boyunca kendi gözetimine emanet edilmiş olan sürüyü sadakatle gözetti, böylece kendisine Kurtarıcı tarafından verilmiş olan göreve ve sorumluluğa layık olduğunu kanıtladı. Nasıralı İsa’yı her zaman İsrail’in Umudu ve insa- noğullarının Kurtarıcısı olarak yüceltti. Kendi hayatını Usta İşçi’nin disiplini altına getirdi. Elinden gelen her türlü şekilde imanlıları etkin hizmet için eğitmeye çalıştı. Dindar örnekliği ve yorulmak bilmeyen faaliyeti, umut vadeden pek çok genç adama kendilerini tamamen hizmete adamaları için ilham verdi. Zaman geçtikçe, elçinin eğitimci ve önder olarak etkisi arttı; ve bilhassa Yahudiler için çalışma yükünü hiçbir zaman kaybetmediyse de, tanıklığını pek çok ülkede verdi ve büyük kalabalıkların müjdeye olan imanlarını güçlendirdi. EI 447.2

Hizmetinin ileriki yıllarında, Petrus “Pontus, Galatya, Kapa- dokya, Asya İli ve Bitinya’ya dağılmış” olan imanlılara yazmak için ilham aldı. Mektupları, denenmelerle ve sıkıntılarla yüz yüze gelenlerin cesaretini yenilemek ve imanlarını güçlendirmek, ve çok çeşitli ayartılar nedeniyle Allah’a güvenlerini kaybetme tehlikesi içinde bulunanları yeniden iyi işlere yöneltmek için birer araçtı. Bu mektuplar, kendisinde Mesih’in ızdırapları- nın ve ayrıca tesellisinin de çoğaldığı bir kişi; tüm varlığı lütufla dönüştürülmüş ve ebedî hayat umudu kesin ve sağlam olan bir kişi tarafından yazılmış olmanın izini taşımaktadırlar. EI 447.3

İlk mektubunun başlangıcında, yaşlı Allah hizmetkârı Rabbi’ne övgü ve şükranlarını sunmaktadır. “Rabbimiz İsa Mesih’in Tanrısı ve Babası’na övgüler olsun” diye haykırdı, “Çünkü O büyük merhametiyle yeniden doğmamızı sağladı. İsa Mesih’i ölümden diriltmekle bizi yaşayan bir umuda, çürümez, lekesiz, solmaz bir mirasa kavuşturdu. Bu miras sizin için göklerde saklıdır. Zaman sona ererken açığa çıkarılmaya hazır olan kurtuluşa kavuşasınız diye iman sayesinde Tanrı’nın gücüyle korunuyorsunuz.” EI 447.4

İlk Hristiyanlar, yenilenmiş yeryüzünde kesin bir mirasa sahip olmanın umuduyla, sert denenme ve sıkıntı zamanlarında dahi seviniyorlardı. Petrus şöyle yazdı: “Bu nedenle şimdi kısa bir süre çeşitli denemeler sonucu acı çekmeniz gerekiyorsa da, sevinçle coşmaktasınız. Böylelikle içtenliği kanıtlanan imanınız, İsa Mesih göründüğünde size övgü, yücelik, onur kazandıracak. İmanınız, ateşle arıtıldığı halde yok olup giden altından daha değerlidir. Mesih’i görmemiş olsanız da O’nu seviyorsunuz. Şu anda O’nu görmediğiniz halde... sözle anlatılmaz yüce bir sevinçle coşuyorsunuz. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna erişiyorsunuz.” EI 448.1

Elçinin sözleri her çağdaki imanlıları eğitmek için yazılmıştı, ve bu sözlerin “her şeyin sonu[nun] yakın” olduğu zamanda yaşayanlar için özel bir önemi vardır. Onun teşvikleri ve uyarıları, iman ve cesaret sözleri, imanını “gevşemeden sonuna dek” sürdürmek isteyen her canın ihtiyaç duyduğu sözlerdir (İbraniler 3:14). EI 448.2

Elçi imanlılara zihni yasak konularla meşgul etmemenin veya enerjisini önemsiz şeylerle harcamaktan kaçınmanın ne kadar önemli olduğunu öğretmeye çalıştı. Şeytan’ın hilelerine esir düşmek istemeyenler, canın yollarını iyi korumalıdır; kirli düşünceleri akla getirecek şeyleri okumaktan, görmekten ya da dinlemekten kaçınmalıdırlar. Zihnin, canların düşmanının akla getirebileceği her konu üzerinde rastgele durmasına izin verilmemelidir. Kalp samimi bir şekilde gözlenmelidir, aksi halde dışarıdaki kötülükler içteki kötülükleri uyandıracak ve can karanlıkta başıboş bir halde dolaşacaktır. Petrus, “zihinlerinizi eyleme hazırlayın, ayık olun. Umudunuzu tümüyle İsa Mesih’in görünmesiyle size sağlanacak olan lütfa bağlayın” yazdı, “... bilgisiz olduğunuz geçmiş zamandaki tutkularınıza uymayın. Sizi çağıran Tanrı kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun. Nitekim şöyle yazılmıştır: ‘Kutsal olun, çünkü ben kutsalım.’ ” EI 448.3

“Gurbeti andıran bu dünyadaki zamanınızı Tanrı korkusuyla geçirin. Biliyorsunuz ki, atalarınızdan kalma boş yaşayışınızdan altın ya da gümüş gibi geçici şeylerle değil, kusursuz ve lekesiz kuzuyu andıran Mesih’in değerli kanının fidyesiyle kurtuldunuz. Dünyanın kuruluşundan önce bilinen Mesih, çağların sonunda sizin yararınıza ortaya çıktı. O’nu ölümden diriltip yücelten Tanrı’ya O’nun aracılığıyla iman ediyorsunuz. Böylece imanınız ve umudunuz Tanrı’dadır.” EI 449.1

Altın ve gümüş insanların kurtuluşu için yeterli olmuş olsaydı, “Gümüş de, altın da benim” diyen Kişi tarafından ne kadar kolaylıkla gerçekleştirilebilirdi (Hagay 2:8). Fakat günahkâr kişi ancak Allah’ın Oğlu’nun değerli kanıyla kurtarılabilirdi. Kurtuluş planı kurbanda tasarlanmıştı. Elçi Pavlus, “Rabbimiz İsa Mesih’in lütfunu bilirsiniz. O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu” yazdı (2. Korintliler 8:9). Mesih bizi her suçtan kurtarmak üzere kendini bizim için feda etti. 1Bkz. T itu s 2:14.Ve kurtuluşun en yüce bereketi olarak, “Tanrı’nın armağanı... Rabbimiz Mesih İsa’da sonsuz yaşamdır” (Romalılar 6:23). EI 449.2

Petrus şöyle devam etti: “Gerçeğe uymakla kendinizi arıttınız, kardeşler için içten bir sevgiye sahip oldunuz. Onun için birbirinizi candan, yürekten sevin.” Allah’ın sözü -yani gerçek- Rabb’in kendi Ruhu’nu ve gücünü sergilediği kanaldır. Söze itaat, gereken nitelikteki meyveleri verir - “kardeşler için içten bir sevgi.” Bu sevgi gökten gelir ve yüce güdüler ile özverili eylemlere götürür. EI 449.3

Gerçek yaşamda kalıcı bir ilke olduğunda, can “ölümlü değil, ölümsüz bir tohumdan, yani Tanrı’nın diri ve kalıcı sözü aracılığıyla yeniden do[ğar].” Bu yeniden doğuş Mesih’i Allah’ın Sözü olarak kabul etmenin sonucudur. Kutsal Ruh sayesinde ilahî gerçekler kalbin üzerine işlendiğinde, yeni kavrayışlar uyandırılır ve önceden cansız halde duran enerjiler Allah’la işbirliği yapmak üzere harekete geçer. Petrus ve onun öğrenci dostlarına da böyle olmuştu. Mesih gerçeği dünyaya bildiren Kişi’ydi. O’nun aracılığıyla çürümez tohum -Allah’ın sözü- insanların kalplerine ekilmişti. Fakat Büyük Öğretmen’in en değerli derslerinden pek çoğu, bunları o zaman anlamayanlara söylenmişti. Göğe yükselişinden sonra Kutsal Ruh O’nun öğretilerini öğrencilerinin hatırına getirdiğinde, uykudaki duyuları uyandı. Bu gerçeklerin anlamı yeni bir vahiy olarak zihinlerine ışık tuttu, ve gerçek, pak ve katışıksız olarak kendine bir yer edindi. Sonra O’nun harika dene-yimi onların oldu. Söz onlar aracılığıyla, kendi görevlendirdiği insanlar yoluyla tanıklıkta bulundu, ve onlar da şu yüce gerçeği ilan ettiler: “Söz, insan olup aramızda yaşadı... lütuf ve gerçekle dolu.” “Nitekim hepimiz O’nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık” (Yuhanna 1:14, 16). EI 449.4

Elçi imanlıları Kutsal Yazılar’ı incelemeye teşvik etti, bunların doğru şekilde anlaşılması sayesinde sonsuzluk için güvenilir bir çalışma yapabilirlerdi. Petrus, sonunda zafer kazanacak olan her canın deneyiminde kafa karışıklığı ve denenme sahneleri olacağının farkına varmıştı; fakat aynı zamanda Kutsal Yazılar’a dair bir anlayışın, ayartılan kişinin kalbi teselli edecek ve Kudretli Olan’a imanı güçlendirecek vaatleri aklına getirmesini sağlayacağını da biliyordu. EI 450.1

” ‘İnsan soyu ota benzer’ ” dedi, ” ‘bütün yüceliği kır çiçeği gibidir. Ot kurur, çiçek solar, ama Rab’bin sözü sonsuza dek kalır.’ İşte size müjdelenmiş olan söz budur. Bu nedenle her kötülüğü, hileyi, ikiyüzlülüğü, kıskançlığı ve bütün iftiraları üzerinizden sıyırıp atın. Yeni doğmuş bebekler gibi, hilesiz sütü andıran Tanrı sözünü özleyin ki, bununla beslenip büyüyerek kurtuluşa erişesiniz. Çünkü Rab’bin iyiliğini tattınız.” EI 450.2

Petrus’un mektuplarında hitap ettiği imanlıların pek çoğu putperestler arasında yaşıyordu ve çok şey iman ikrarlarının yüce çağrısına sadık kalmalarına bağlıydı. Elçi onlara Mesih İsa’nın izleyicileri olarak sahip oldukları ayrıcalıkları vurguladı. “Siz seçilmiş soy, Kral’ın kâhinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız” yazdı, “Sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmak için seçildiniz. Bir zamanlar halk değildiniz, ama şimdi Tanrı’nın halkısınız. Bir zamanlar merhamete erişmemiştiniz, şimdiyse merhamete eriştiniz. EI 451.1

“Sevgili kardeşler, size yalvarırım, cana karşı savaşan benliğin tutkularından kaçının. Çünkü bu dünyada yabancı ve konuksunuz. İnanmayanlar arasında olumlu bir yaşam sürün. Öyle ki, kötülük yapanlarmışsınız gibi size iftira etseler de, iyi işlerinizi görerek Tanrı’yı, kendilerine yaklaştığı gün yüceltsinler.” EI 451.2

Elçi, imanlıların mülki idareye karşı nasıl davranmaları ge-rektiğini açıkça ortaya koydu: “İnsanlar arasında yetkili kılınmış her kuruma -gerek her şeyin üstünde olan krala gerekse kötülük yapanların cezalandırılması, iyilik edenlerin onurlandırıl- ması için kral tarafından gönderilen valilere- Rab adına bağımlı olun. Çünkü Tanrı’nın isteği, iyilik yaparak akılsızların bilgisizliğini susturmanızdır. Özgür insanlar olarak yaşayın, ancak özgürlüğünüzü kötülük yapmak için bahane etmeyin. Tanrı’nın kulları olarak yaşayın. Herkese saygı gösterin. İmanlı kardeşlerinizi sevin, Tanrı’dan korkun, krala saygı gösterin.” EI 451.3

Hizmetkârlara, efendilerine “yalnız iyi ve yumuşak huylu olanlarına değil, ters huylu olanlarına da tam bir saygıyla” bağımlı olmaları öğütleniyordu. Elçi bu konuyu şöyle açıkladı: “Haksız yere acı çeken kişi, Tanrı bilinciyle acıya katlanırsa, Tanrı’yı hoşnut eder. Çünkü günah işleyip dövüldüğünüzde dayanırsanız, bunda övülecek ne var? Ama iyilik edip acı çektiğinizde dayanırsanız, Tanrı’yı hoşnut edersiniz. Nitekim bunun için çağrıldınız. Mesih, izinden gidesiniz diye uğrunuza acı çekerek size örnek oldu. ‘O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı.’ Kendisine sövüldüğünde sövgüyle karşılık vermedi, acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını, adaletle yargılayan Tanrı’ya bıraktı. Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz. Çünkü yolunu şaşırmış koyunlar gibiydiniz, şimdiyse canlarınızın Çobanı’na ve Gözetmeni’ne döndünüz.” EI 451.4

Elçi imanlı kadınları konuşmalarında sade, giyim ve tavırlarında ölçülü olmaya teşvik etti. “Süsünüz örgülü saçlar, altın takılar, güzel giysiler gibi dışla ilgili olmasın” öğüdünü verdi; “Gizli olan iç varlığınız, sakin ve yumuşak bir ruhun solmayan güzelliğiyle süsünüz olsun. Bu, Tanrı’nın gözünde çok değerlidir.” EI 452.1

Bu ders her çağdaki imanlılar için geçerlidir. “Onları meyvele-rinden tanıyacaksınız” (Matta 7:20 [Kİ]). Yumuşak huylu ve sakin bir ruhun iç süsü paha biçilemezdir. Gerçek Hristiyanın hayatında dış süsler her zaman içteki huzur ve kutsallıkla uyumludur. Mesih, “Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin” dedi (Matta 16:24). Özveri ve fedakârlık Hristiyanın hayatında iz bırakacaktır. Beğeninin dönüşüm geçirdiğine dair kanıt, Rab tarafından fidyeyle kurtarılanlar için kurulan yolda yürüyen herkesin giyimlerinde görülecektir. EI 452.2

Güzelliği sevmek ve arzulamak doğrudur; ancak Allah bizim öncelikle bozulmaz olan en yüce güzelliği sevmemizi ve aramamızı ister. Hiçbir dış süs, yeryüzünün tüm kutsallarının giyeceği “sakin ve yumuşak... ruh”la, “beyaz, temiz, ince keten”le (Vahiy 19:14) değer ya da güzellik bakımından boy ölçüşemez. Bu giysi onları burada güzel ve değerli kılacak, ahi- rette ise Kral’ın sarayına giriş nişanları olacaktır. O’nun vaadi şudur: “Beyazlar içinde benimle birlikte yürüyecekler. Çünkü buna layıktırlar” (Vahiy 3:4). EI 452.3

Mesih’in kilisesinin gireceği çetin zamanlara peygamberlik gözüyle bakan elçi, imanlıları denenme ve sıkıntı karşısında kararlılıkla durmaya teşvik etti. “Sevgili kardeşlerim,” yazdı, “sınanmanız için size giydirilen ateşten gömleği, size garip bir şey oluyormuş gibi yadırgamayın.” EI 452.4

Denenme, Allah’ın çocuklarını dünyasallığın süprüntülerinden temizleyip arındırmak için, Mesih’in okulunda verilen eğitimin bir parçasıdır. Allah çocuklarına önderlik ettiği için bu zorlu deneyimler onlara gelir. Denenmeler ve engeller O’nun seçtiği disiplin yöntemleri ve belirlediği başarı şartlarıdır. İnsanların kalplerini okuyan Kişi, onların zayıflıklarını kendi kendilerini bilebileceklerinden daha iyi bilir. O, bazılarının, doğru yönlendirildiği takdirde kendi işinin gelişiminde kullanılabilecek niteliklere sahip olduklarını görür. Koruyucu yönlendi- rişiyle bu canları, kendi bilgilerinden gizlenmiş olan kusurları fark edebilmeleri için, farklı konumlara ve çeşitli koşullar altına getirir. Onlara bu kusurların üstesinden gelme ve kendilerini hizmete uygun hale getirme fırsatı verir. Çoğunlukla arındırılmaları için sıkıntı ateşlerinin yanmasına izin verir. EI 453.1

Allah’ın kendi mirası üzerindeki gözetimi süreklidir. Ço-cuklarının üzerine, şimdiki ve ebedî iyilikleri için gerekli olanlar hariç, hiçbir sıkıntı gelmesine izin vermez. Mesih’in yer- yüzündeki hizmetinde tapınağı arındırdığı gibi, O da kendi kilisesini arındıracaktır. Halkının üzerine sınav ve denenme olarak getirdiği her şey, onların çarmıhın zaferlerini devam ettirebilmeleri amacıyla daha derin bir takva ve daha büyük güç kazanabilmeleri için gelir. EI 453.2

Petrus’un deneyiminde, Mesih’in çalışmasında çarmıhı görmeye isteksiz olduğu bir zaman olmuştu. Kurtarıcı öğrencilere çekeceği acılarını ve ölümünü bildirdiği zaman, Petrus, “Tanrı korusun, ya Rab! Senin başına asla böyle bir şey gelmeyecek!” diye haykırmıştı (Matta 16:22). Mesih’le sıkıntıda birliktelikten kaçan kendine acıma, Petrus’u itiraza sevk etmişti. Bu öğrenci için acı bir dersti ve Mesih’in yeryüzündeki yolunun ızdırap ve aşağılanmadan geçtiğini ancak yavaş yavaş öğrenebildi. Fakat ocak ateşinin kızgınlığında, bunun verdiği dersi öğrenecekti. Şimdi, bir zamanlar etkin bir biçimde çalışan bedeni yılların ve yüklerin ağırlığıyla eğildiğinde, şunları yazabiliyordu: “Sevgili kardeşlerim, sınanmanız için size giydirilen ateşten gömleği, size garip bir şey oluyormuş gibi yadırgamayın. Tersine, Mesih’in acılarına ortak olduğunuz oranda sevinin ki, Mesih’in görkemi göründüğünde de sevinçle coşasınız.” EI 453.3

Kilise ihtiyarlarına Mesih’in sürüsünün yardımcı çobanları olarak sorumlulukları hakkında hitap eden elçi, şunları yazdı: “Tanrı’nın size verdiği sürüyü güdün. Zorunluymuş gibi değil, Tanrı’nın istediği gibi gönüllü gözetmenlik yapın. Para hırsıyla değil, gönül rızasıyla, size emanet edilenlere egemenlik taslamadan, sürüye örnek olarak görevinizi yapın. Baş Çoban göründüğü zaman yüceliğin solmaz tacına kavuşacaksınız.” Yardımcı çoban konumunda bulunanlar, Rabb’in sürüsünü uyanık bir gayretle gözetmelidirler. Bu diktatörce değil, fakat cesaretlendirmeye, güçlendirmeye ve yükseltmeye hizmet eden bir uyanıklık olmalıdır. Hizmet vaaz etmekten daha fazlasıdır; samimi kişisel çalışma anlamına gelir. Yeryüzündeki kilise, bu hayatta kabul edilerek çalışabilmeleri ve gelecek hayatta yücelik ve ölümsüzlükle taçlandırılabilmeleri için eğitilmeleri ve disiplin edilmeleri amacıyla sabırlı ve özenli bir çabaya ihtiyaç duyan, hatalı insanlardan meydana gelir. Allah’ın halkını ne pohpohlayacak ne de onlara sert davranacak, fakat onları hayat ekmeğiyle besleyecek pastörlere, yani sadık çobanlara - hayatlarında Kutsal Ruh’un dönüştürücü gücünü her gün hisseden ve kendileri için çalıştıkları insanlara karşı güçlü, özverili bir sevgi besleyen adamlara ihtiyaç vardır. EI 454.1

Yardımcı çoban kilisede yabancılaşmayla, acılıkla, kıskançlıkla ve hasetle karşılaşacağından, kendisini bekleyen ince düşünceli bir çalışma vardır ve işleri düzene koymak için Mesih’in ruhuyla çalışması gerekecektir. Yalnızca kürsüden yapılan vaaz çalışmalarıyla değil, fakat kişisel çalışmayla da samimi uyarılar verilmeli, günahlar azarlanmalı ve yanlışlar doğrultulmalıdır. Asi kalp mesaja itiraz edebilir ve Allah’ın hizmetkârı yanlış anlaşılarak eleştirilebilir. O zaman şunu hatırlamalıdır: “gökten inen bilgelik her şeyden önce paktır, sonra barışçıldır, yumuşaktır, uysaldır. Merhamet ve iyi meyvelerle doludur. Kayırıcılığı, ikiyüzlülüğü yoktur. Barış içinde eken barış yapıcıları doğruluk ürününü biçerler” (Yakup 3:17, 18). EI 454.2

Müjde hizmetkârının işi, “Tanrı’da öncesizlikten beri gizli tutulan sırrın nasıl düzenlendiğini bütün insanlara açıkla[mak]”tır (Efesliler 3:9). Bu işe giren birisi en az özveri gösterilmesi gereken kısmı seçer, kendisini vaaz vermekle sınırlar ve kişisel hizmeti başka birisine bırakırsa, çalışmaları Allah için makbul olmayacaktır. Mesih’in uğruna öldüğü canlar isabetli kişisel çalışma eksikliğinden dolayı mahvolmaktadır; ve hizmete girdiğinde sürünün gözetimi için gereken kişisel çalışmayı yapmaya istekli olmayan kişi, çağrısını yanlış anlamış demektir. EI 455.1

Gerçek çobanın ruhu, benliği unutmaktır. Allah’ın işlerini işleyebilmek için kendi benliğini gözden kaybeder. Sözü vaaz ederek ve insanların evlerinde kişisel hizmette bulunarak, onların ihtiyaçlarını, acılarını, denenmelerini öğrenir; ve büyük Yük Taşıyıcı ile işbirliği içinde, onların ızdıraplarını paylaşır, sıkıntılarını teselli eder, ruhsal açlıklarını giderir ve kalplerini Allah’a kazanır. Hizmetkâra bu çalışmada göğün melekleri eşlik eder ve kendisi de kurtuluşa dair bilgelik kazandıran gerçekte eğitilerek aydınlatılır. EI 455.2

Elçi, kilisede güvenilir konumlarda bulunan kişilere verdiği talimatlarla bağlantılı olarak, kilise birlikteliğinde birleşen herkesin izlemesi gereken bazı genel ilkeleri ortaya koydu. Sürünün genç üyeleri, Mesih’e yaraşır alçakgönüllülükte kendilerinden yaşlı olanların örnekliklerini izlemeye teşvik edildiler: “Ey gençler, siz de ihtiyarlara bağımlı olun. Hepiniz birbirinize karşı alçakgönüllülüğü kuşanın. Çünkü, ‘Tanrı kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder.’ Uygun zamanda sizi yüceltmesi için, Tanrı’nın kudretli eli altında kendinizi alçaltın. Bütün kaygılarınızı O’na yükleyin, çünkü O sizi kayırır. Ayık ve uyanık olun. Düşmanınız İblis kükreyen aslan gibi yutacak birini arayarak dolaşıyor ... imanda sarsılmadan İblis’e karşı direnin.” EI 455.3

Petrus, kilisenin özellikle denenmeden geçtiği bir zamanda imanlılara böyle yazdı. Pek çok kişi şimdiden Mesih’in acı larından pay almışlardı, çok geçmeden kilise de korkunç bir zulüm döneminden geçecekti. Birkaç kısa yıl içinde, kilisede öğretmenler ve önderler olarak bulunan kişiler müjde uğruna canlarını vereceklerdi. Çok geçmeden yırtıcı kurtlar girerek, sürüyü esirgemeyeceklerdi. 2Bkz. Elçilerin İşleri 20:29. Fakat bu şeylerin hiçbiri, umutlarını Mesih’e bağlamış olanların cesaretini kıramayacaktı. Petrus, cesaret verici ve yüreklendirici sözlerle imanlıların zihinlerini, mevcut denenmelerden ve gelecekte olacak sıkıntı sahnelerinden “çürümez, lekesiz, solmaz bir mirasa” yönlendirdi. Coşkunlukla dua etti: “Sizleri Mesih’te sonsuz yüceliğine çağıran ve bütün lütfun kaynağı olan Tanrı’nın kendisi kısa bir süre acı çekmenizden sonra sizi yetkinleştirip pekiştirecek, güçlendirip temellendirecektir. Kudret sonsuzlara dek O’nun olsun! Amin.” EI 456.1