Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    10. Bölüm—Mücadelenin Sonu

    Bin yıllık dönemin sonunda, Mesih tekrar yeryüzüne gelir. O’na kurtarılanlar ordusu ve maiyetindeki melekler eşlik eder. Muhteşem bir yücelik ile inerken, ölü olan kötülerin hak ettikleri yıkıma kavuşmaları için dirilmelerini buyurur. Denizin kumu gibi, sayılamayacak bir topluluk ortaya çıkar. İlk dirilişte diriltilenlerden ne kadar da farklıdırlar! Doğrular ebedi gençlik ve güzellik ile kuşandırılmıştı. Kötüler ise hastalıkların ve ölümün izlerini taşımaktadır.SZ 158.1

    Bu sayısız kalabalıktaki tüm gözler, Allah’ın Oğlu’nun gör-kemine çevrilir. Kötüler ordusu bir ağızdan bağırır: “Rabb’in adıyla gelene övgüler olsun!” Bu ifadeyi ilham eden, İsa’ya duyulan sevgi değildir. Gerçeğin gücü bu sözleri isteksiz dudaklardan dışarı zorlar. Kötüler aynı mezara girdikleri gibi, Mesih’e karşı düşmanlıkla ve isyan ruhuyla çıkarlar. Geçmiş yaşamlarının kusurlarını iyileştirecek hiçbir yeni tecrübeye sahip değildirler. Bundan hiçbir şey elde edilecek değildir. Bir ömür boyu süren yasa tanımazlık, kalplerini yumuşatmış değildir. Onlara ikinci bir deneme süresi verilecek olsa, ilkinde olduğu gibi Allah’ın emirlerini hiçe sayarak ve O’na karşı isyan çıkararak geçirilecektir.SZ 158.2

    Mesih, dirilişinden sonra göğe yükseldiği ve meleklerin O’nun dönüşüne dair vaadi tekrarladığı Zeytin Dağı’na iner. Peygamber şöyle diyor: “O zaman Tanrım RAB bütün kutsallarla birlikte gelecek!” “O gün O’nun ayakları Yeruşalim’in doğusundaki Zeytin Dağı’nın üzerinde duracak. Zeytin Dağı... ortadan yarılıp çok büyük bir vadi oluşturacak.” “RAB bütün dünyanın kralı olacak. O gün yalnız RAB, yalnız O’nun adı kalacak.” Zekeriya 14:5, 4, 9. Yeni Yeruşalim göz kamaştırıcı ihtişamı ile gökten iner, arıtılan ve üzerine konması için hazırlanan yere yerleşir, ve Mesih, halkı ve melekleri ile birlikte, Kutsal Kente girer.SZ 159.1

    Şimdi Şeytan üstünlüğü ele geçirmek için son büyük savaşa hazırlanır. Gücünden yoksun bırakılan ve aldatma işlevine son verilen kötülüğün efendisi sefil ve morali bozuk bir haldedir; ancak kötüler dirildiğinde ve sayısız kalabalıkların kendi safında yer aldığını gördüğünde, umutları canlanır ve büyük mücadelede teslim olmamaya karar verir. Kaybolmuşların tüm ordularını kendi bayrağı altında toplayacak ve onlar aracılığı ile planlarını gerçekleştirmeye çalışacaktır. Kötüler Şeytan’ın tutsaklarıdır. Mesih’i reddettiklerinde asi önderin yönetimini kabul etmiş oldular. Onun önerilerini dinlemeye ve emirlerini yerine getirmeye hazırdırlar. Ancak o, ilk kurnazlığına sadık kalarak, kendisini Şeytan olarak tanıtmaz. Kendisinin dünyanın meşru sahibi olduğunu ve mirasının kendisinden kanunsuzca alındığını iddia eder. Aldattığı tebaasına kendisini bir kurtarıcı olarak tanıtır ve onları, kendilerini diriltenin kendi gücü olduğuna ve şimdi de onları en zorba yönetimin elinden kurtarmak istediğine ikna eder . Mesih’in mevcudiyeti oradan ayrıldığından, Şeytan iddialarını desteklemek için mucizeler geçekleştirir. Zayıfları güçlendirir ve hepsine kendi ruhundan ve enerjisinden verir. Onlara kutsallar ordusuna karşı önderlik etmeyi ve Allah’ın Kenti’ni ele geçirmeyi teklif eder. Şeytani bir sevinçle ölümden dirilen sayısız milyonlara döner ve onların önderi olarak kenti kesinlikle yenilgiye uğratacağını ve tahtı ile krallığını geri kazanacağını ilan eder.SZ 159.2

    Sayısız kalabalığın arasında tufandan önce yaşamış uzun ömürlü nesil de vardır; iri yapılı ve üstün zekâlı adamlar, düşmüş meleklerin denetimine boyun eğerek tüm becerilerini ve bilgilerini kendilerini yüceltmek için kullanmışlar; muhteşem sanat eserleriyle tüm dünyayı dehalarını putlaştırmaya yönelten, fakat zulümleriyle ve kötü niyetleriyle yeryüzünü kirleterek Allah’ın suretini tahrif eden insanlar, Allah’ın kendilerini evreninden silmesine neden olmuşlardır. Ulusları fetheden krallar ve generaller, hiçbir muharebe kaybetmemiş olan yürekli adamlar, krallıkları titreten gururlu ve gayretli savaşçılar da oradadır. Bunlar ölümde hiçbir değişiklik geçirmemişlerdir. Mezardan çıkarken, düşüncelerinin akışı tam kesildiği yerden yeniden başlar. Düştükleri sırada kendilerine egemen olan aynı ele geçirme arzusu tarafından yönlendirilirler.SZ 160.1

    Şeytan önce kendi melekleriyle, sonra da bu krallar, fatihler ve kudretli adamlarla görüşür. Kendi taraflarındaki güce ve adam sayısına bakarak, kentin içindeki ordunun kendilerine kıyasla küçük olduğunu ve alt edilebileceğini duyururlar. Yeni Yeruşalim’in zenginliklerini ve görkemini ele geçirmek için planlarını hazırlarlar. Tümü derhal savaş hazırlıklarına girişir. Hünerli zanaatkârlar savaş gereçlerini yapar. Başarılarıyla tanınan askeri önderler, savaşçı adamlardan oluşan kalabalıkları tugaylara ve bölüklere ayırır.SZ 160.2

    Sonunda hücum emri verilir ve sayısız kalabalık -dünyasal fatihlerin hiçbir zaman toplayamadığı kadar büyük, yeryüzünde savaşların başlangıcından beri tüm çağların müşterek kuvvetleri bir araya gelse bile denk olamayacağı bu orduharekete geçer. Savaşçıların en güçlüsü Şeytan orduya önderlik eder ve melekleri bu son mücadele için güçlerini birleştirirler. Krallar ve cengâverler onun idaresi altındadır ve sayısız kalabalıklar geniş bölükler halinde, her biri kendi önderinin yönetiminde onu izler. Sık saflar, askeri talim düzeniyle, yer-yüzünün parçalanmış ve engebeli yüzeyinde Allah’ın Kenti’ne doğru ilerler. Yeni Yeruşalim’in kapıları İsa’nın emriyle kapanır ve Şeytan’ın orduları kenti kuşatarak saldırıya hazırlanır.SZ 160.3

    Şimdi Mesih tekrar düşmanlarının görüş alanı içindedir. Kentin üzerinde, çok yukarılarda, parlak altından bir kaide üzerinde, yüksek ve yüceltilmiş bir taht vardır. Bu tahtın üzerinde Allah’ın Oğlu oturmakta, çevresinde krallığının tebaası bulunmaktadır. Mesih’in kudretini ve yüceliğini hiçbir dil ifade edemez, hiçbir kalem resmedemez. Ebedi Baba’nın görkemi Oğlu’nu kuşatmıştır. O’nun mevcudiyetinin parlaklığı Allah’ın Kenti’ni kaplamakta ve kapıların ötesine taşarak tüm yeryüzünü ışıltısıyla doldurmaktadır.SZ 161.1

    Tahtın en yakınında, bir zamanlar Şeytan’ın davasının en ateşli neferleri olan, fakat daha sonra ateşten çıkarılan yarı yanmış odun parçaları 75 Bkz. Zekeriya 3:2.gibi, Kurtarıcıları’nı derinden ve ateşli bir bağlılıkla izlemiş olanlar vardır. Onların yanında, sahtekârlık ve sadakatsizlik ortamında Hristiyan karakterlerini tekmil edenler, tüm Hristiyanlık alemi geçersiz ilan ettiği halde Allah’ın yasasını yüceltenler ve tüm çağlardan, imanları uğruna şehit olan milyonlar durmaktadır. Bunlardan sonra ise “her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden oluşan, kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık tahtın ve Kuzu’nun önünde... hepsi de birer beyaz kaftan giymiş, ellerinde hurma dalları” ile durmaktadır. Vahiy 7:9. Savaşları sona ermiş, zafer kazanmışlardır. Yarışta koşmuşlar, ödülü kazanmışlardır. Ellerindeki hurma dalları kazandıkları zaferin göstergesi, beyaz kaftanlar ise artık onların olan Mesih’in doğruluğunun simgesidir.SZ 161.2

    Kurtulanlar, göğün kubbelerinden defalarca yankılanan bir övgü ilahisi söylerler: “Kurtarış, tahtta oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya özgüdür!” Vahiy 7:10. Melekler ve seraflar seslerini hep bir ağızdan övgü ile yükseltirler. Kurtulanlar Şeytan’ın gücünü ve habisliğini gördüklerinde, kendilerini muzaffer yapacak olan gücün Mesih’in gücünden başkası olamayacağını her zamankinden daha iyi anlarlar. O parıldayan kalabalık arasında hiç kimse, kendi gücü ve iyiliği sayesinde başarılı olmuş gibi kurtuluşu kendisine mal etmez. Neler yaptıkları ve neler çektiklerinden hiç bahsedilmez; ancak her ilahinin konusu, her marşın ana ilkesi şudur: Kurtarış Allahımız’a ve Kuzu’ya özgüdür.SZ 161.3

    Bir araya toplanan yeryüzünün ve göğün sakinlerinin huzurunda, Allah’ın Oğlu’nun taç giyme töreni başlar. Şimdi ise, eşsiz bir yücelik ve kudrete sahip olan Kralların Kralı, yönetimine isyan edenlere dair hükmünü verir ve yasasını çiğneyerek ve halkına zulmeden isyancılar üzerinde adaleti yerine getirir. Allah’ın peygamberi şöyle diyor: “Sonra büyük, beyaz bir taht ve tahtta oturanı gördüm. Yerle gök önünden kaçtılar, yok olup gittiler. Tahtın önünde duran küçük büyük, ölüleri gördüm. Sonra kitaplar açıldı. Yaşam kitabı denen başka bir kitap daha açıldı. Ölüler kitaplarda yazılanlara bakılarak yaptıklarına göre yargılandı.” Vahiy 20:11, 12.SZ 162.1

    Kayıtları içeren kitaplar açıldığında ve İsa’nın gözü kötülere baktığında, işledikleri her günahın bilincine varırlar. Ayaklarının paklık ve kutsallık yolundan saptığı yeri, gururun ve isyanın kendilerini Allah’ın yasasını çiğnemede ne kadar ileri götürdüğünü görürler. Günaha düşkünlükleri ile teşvik ettikleri baştan çıkarıcı ayartılar, kötüye kullanılan bereketler, aşağılanan Allah’ın habercileri, inatçı ve tövbesiz kalplerinin geriye püskürttüğü merhamet dalgaları - sanki ateşten harflerle yazılmış gibidirler.SZ 162.2

    Tahtın üzerinde çarmıh görünür; ardından Adem’in ayartılması ve günaha düşmesi, ve harika kurtuluş planındaki diğer aşamalar sahne sahne, panoramik bir şekilde görüntülenir. Kurtarıcı’nın mütevazı doğumu; çocukluğundaki yalın ve itaatkâr yaşamı; Şeria Irmağındaki vaftizi; çöldeki orucu ve denenmesi; kamu hizmeti, göğün en değerli bereketlerini insanlara açması; sevgi ve merhamet işleriyle dolu günler, dağların ıssızlığındaki dua ve gözetim geceleri; iyiliklerine karşılık olarak gördüğü kıskançlık, nefret ve kin dolu entrikalar; Getsemani’de tüm dünyanın günahlarının ezici ağırlığı altında çektiği korkunç, sır dolu acılar; ihanete uğrayarak cani kalabalığa teslim edilmesi; o dehşet gecesinin korku dolu olayları -en sevdiği öğrencileri tarafından terk edilen, karşı koymayan tutuklunun, Yeruşalim sokaklarında ite kaka gö-türülmesi; Allah’ın Oğlu’nun Hanan’ın önüne mahkemeye çağırılması, baş kahinin sarayında, Pilatus’un yargı kürsüsü önünde ve namert ve zalim Hirodes’in önünde suçlanması, alay edilmesi, hakarete uğraması, işkence görmesi ve ölüme mahkum edilmesicanlı bir şekilde gözler önüne serilir.SZ 162.3

    Şimdi de dalgalanan kalabalığın önünde son sahneler be-lirmektedir - sabırlı Elemler Adamı’nın Golgota’ya giden yolu tırmanması; göğün Efendisi’nin çarmıhta asılması; kendini beğenmiş kâhinlerin ve alaycı ayaktakımının O’nun ölüm acılarına gülmeleri; doğaüstü karanlık; sarsılan yerin, yarılan kayaların, açılan mezarların Dünyanın Kurtarıcısı’nın canını verdiği anı damgalaması.SZ 163.1

    Korkunç olaylar aynen cereyan ettiği şekilde gösterilir. Şeytanın, meleklerinin ve tebaasının, kendi yaptıkları işin görüntüsünden yüz çevirecek güçleri yoktur. Her bir oyuncu, oynadığı bölümü hatırlar. İsrail’in Kralını öldürebilmek için Beytlehem’li masum çocukları katleden Hirodes; Vaftizci Yahya’nın kanının sorumluluğu suçlu canının üzerinde olan aşağılık Hirodiya; zayıf karakterli, fırsatçı Pilatus; alaycı askerler; kâhinler ve önderler, ve “O’nun kanının sorumluluğu bizim ve çocuklarımızın üzerinde olsun!” 76 Bkz. Matta 27:25. diye bağıran gözü dönmüş kalabalık - şimdi hepsi suçlarının büyüklüğünü görmektedir. O’nun yüzünün güneşi gölgede bırakan ilahî yüceliğinden saklanmak için boşuna uğraşırlar, kurtulanlar ise, taçlarını Kurtarıcı’nın ayakları dibine atarak “O benim için öldü!” diye haykırmaktadırlar.SZ 163.2

    Fidyeyle kurtarılanlar arasında Mesih’in elçileri, yiğit Pavlus, ateşli Petrus, sevilen ve seven Yuhanna, onların vefalı kardeşleri, ve onlarla birlikte şehitlerden oluşan sayısız bir ordu vardır; kent duvarlarının dışında ise, her aşağılık ve iğrenç şeyin yanı sıra, içeridekilere zulmeden, onları hapse atan ve öldürenler vardır. Zalim ve ahlâksız bir canavar olan Nero oradadır, bir zamanlar işkence ettiği ve en şiddetli acılarından şeytani bir zevk duyduğu insanların sevincini ve yüceltilmelerini görmektedir. Annesi de orada bulunarak kendi işlerinin sonucuna tanık olmakta; kötü karakter özelliklerinin oğluna nasıl geçtiğini, etkisiyle ve örnekliğiyle özendirdiği ve geliştirdiği tutkuların, dünyayı titreten suçlar olarak nasıl meyve verdiğini görmektedir.SZ 164.1

    Mesih’in elçileri olduklarını iddia eden, ancak O’nun halkının vicdanını denetim altında tutmak için işkenceye, zindana ve kazıklara başvurmaktan kaçınmayan papalık yanlısı rahipler ve piskoposlar da oradadır. Kendilerini yücelterek Allah’ın üzerine çıkmaya çalışan ve Yüceler Yücesi’nin yasasını değiştirmeye cüret eden kibirli papalar da oradadır. Bu sözde kilise babalarının Allah’a verilecek bir hesapları vardır, ve mümkün olsa bundan memnuniyetle kaçarlardı. Her Şeyi Bilen’in Kendi yasasını kıskandığını ve suçluyu hiçbir şekilde temize çıkarmayacağını çok geç anlamışlardır. Artık Mesih’in Kendi isteklerini acı çeken halkınınkilerle bir tuttuğunu öğrenmişlerdir; ve O’nun kendi sözlerinin gücünü hissederler: “Bu en basit kardeşlerimden biri için yaptığınızı, Benim için yapmış oldunuz.” Matta 25:40.SZ 164.2

    Kötü dünyanın tümü, göğün yönetimine karşı işlenen ağır ihanet suçuyla, Allah’ın mahkemesinde yargılanmaktadır. Davalarını savunacak kimseleri yoktur; mazeretleri de kalmamıştır; sonsuz ölüm cezasına mahkum olurlar.SZ 165.1

    Artık günahın karşılığının asil bağımsızlık ve sonsuz yaşam değil, esaret, yıkım ve ölüm olduğu anlaşılmıştır. Kötüler isyankâr hayatları yüzünden nelerden mahrum kaldıklarını görürler. Kendilerine sunulan çok daha olağanüstü ve kıymetli yüceliği o zaman reddetmişlerdi; fakat şimdi ne kadar da cazip görünmektedir. Kaybolan can “Bütün bunlar benim olabilirdi” diye feryat eder; “fakat ben bunları benden uzaklaştırmayı seçtim. Ah, o tuhaf cazibe! Esenliği, huzuru ve şerefi, sefaletle, rezillikle ve umutsuzlukla değiştirdim.” Hepsi de gökten dışlanmalarının adil bir karar olduğunu görmektedir. Yaşamlarıyla “Bu Adam’ın [İsa’nın] üzerimize kral olmasını istemiyoruz” 77 Bkz. Luka 19:14. diye ilan etmişlerdir.SZ 165.2

    Kötüler büyülenmişçesine Allah’ın Oğlu’nun taç giyme törenini izlerler. O’nun ellerinde ilahî yasa levhalarını, kendilerinin küçümsediği ve çiğnediği kuralları görürler. Kurtulanlardan yükselen hayret, coşkun sevinç ve hayranlık bağrışlarına tanık olurlar; melodi dalgası kentin dışında kalan büyük kalabalıkların üzerinden geçerken, hep bir ağızdan bağırırlar, “Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı, Senin işlerin büyük ve şaşılası işlerdir. Ey ulusların kralı, Senin yolların doğru ve adildir.” (Vahiy 15:3); ve secde ederek Yaşam Önderi’ne ibadet ederler.SZ 165.3

    Şeytan, Mesih’in görkemini ve yüceliğini gördüğünde felç olmuş gibidir. Bir zamanlar koruyucu bir keruv olduğunu, ne- reden düştüğünü anımsar. Parlak seraf, “seherin oğlu”; 78 Bkz. Yeşaya 14:12. 166 nasıl da değişmiş, nasıl da alçalmıştır! Bir zamanlar şereflendirildiği meclisten, şimdi sonsuza dek dışlanmıştır. Şimdi Baba’nın yanında başka birinin durarak, O’nun görkemini gizlediğini görür. Mesih’in başına taç yerleştiren büyük yapılı ve görkemli görünümlü meleği görür, ve bu meleğin yükseltilmiş konumunun aslında kendisine ait olabileceğini bilir.SZ 165.4

    Hafızası masumiyet ve paklık yurdunu, Allah’a karşı söylenerek isyan çıkarana ve Mesih’i kıskanana dek kendisinin olan huzuru ve tatmin duygusunu anımsar. Suçlamaları, isyanı, meleklerin duygudaşlığını ve desteğini kazanmak için kullandığı hileleri, Allah ona af teklif ettiğinde kendisini düzeltmek için hiçbir şey yapmamaktaki inatçı ısrarı - tümü canlı bir şekilde gözlerinin önüne gelir. İnsanlar arasındaki çalışmasını ve bunun sonuçlarını -insanın insan kardeşine düşmanlığını, yaşamın korkunç bir şekilde yok edilişini, krallıkların yükseliş ve düşüşlerini, tahtların devrilmesini, uzun kargaşalar, çatışmalar ve devrimler dizisinigözden geçirir. Mesih’in işine karşı çıkmak ve insanı daha da batırmak için sürekli çabalarını anımsar. Cehennemî entrikalarının, İsa’ya itimat edenleri yok etmekte aciz kaldığını görür. Şeytan krallığına, çalışmasının meyvelerine baktığında, yalnızca başarısızlık ve yıkım görür. Emrindeki kalabalıkları Allah’ın Kenti’nin kolay bir av olacağına inandırmıştır, fakat bunun doğru olmadığını bilmektedir. Büyük mücadele sürecinde tekrar tekrar yenik düşmüş ve teslim olmak zorunda kalmıştır. Ebedi Olan’ın gücünü ve yüceliğini fazlasıyla iyi bilmektedir.SZ 166.1

    Büyük isyancının asıl amacı, kendisini haklı göstermek ve isyandan ilahî yönetimi sorumlu tutmaktı. Bu amaçla muhteşem zekâsını sonuna kadar zorladı. Maksatlı ve sistemli olarak çalışarak, muhteşem bir başarıyla, sayısız kalabalıkları, uzun zamandır sürmekte olan büyük mücadelenin kendi anlattığı şekilde olduğuna inandırdı. Bu usta komplocu, binlerce yıl boyunca yalanı gerçek diye yutturmuştur. Ancak artık, isyanın sonunda bastırılacağı ve Şeytanın geçmişinin ve karakterinin açığa çıkarılacağı zaman gelmiştir. Mesih’i tahttan indirmek, O’nun halkını yok etmek ve Allah’ın Kenti’ni ele geçirmek için son büyük çabasında, baş aldatıcının maskesi tamamen düşmüştür. Onunla birlik olanlar, davasının tümüyle boşa çıktığını anlarlar. Mesih’in izleyicileri ve sadık melekler, Allah’ın yönetimine karşı planladığı entrikaları sonuna kadar görürler. O, evrensel bir nefret odağıdır.SZ 166.2

    Şeytan, bu istemli isyanının kendisini göğe uygunsuz hale getirdiğini anlar. Güçlerini Allah’a karşı savaş etmek üzere ge-liştirmiştir; göğün paklığı, huzuru ve uyumu onun için büyük bir işkence olacaktır. Allah’ın merhametine ve adaletine karşı yaptığı suçlamalar artık susturulmuştur. Yehova’nın üstüne yıkmaya çalıştığı suçlama, tümüyle kendi üzerine kalmıştır. Ve şimdi Şeytan, boyun eğerek uğradığı yargının adil olduğunu itiraf eder.SZ 167.1

    “Ya Rab, senden kim korkmaz, Adını kim yüceltmez? Çünkü kutsal olan yalnız sensin. Bütün uluslar gelip sana tapınacaklar. Çünkü adil işlerin açıkça görüldü.” Vahiy 15:4. Uzun zamandır süren mücadeledeki her gerçek ve yanılgı sorusu artık açıklığa kavuşmuştur. İsyanın sonuçları, ilahî kuralları bir kenara atmanın meyveleri, yaratılan tüm akıllı varlıkların gözleri önüne serilmiştir. Allah’ın yönetiminin aksine, Şeytanın egemen oluşunun sonuçları, tüm evrene sunulmuştur. Şeytanın kendi işleri onu mahkum etmiştir. Allah’ın bilgeliği, O’nun adaleti ve O’nun iyiliği, bütünüyle kanıtlanmış olarak ayakta durmaktadır. O’nun büyük mücadeledeki tüm ilişkilerini, Kendi halkının ebedi iyiliği ve Kendi yarattığı tüm dünyaların iyiliği için yürüttüğü görülmüştür. “Bütün yapıtların sana şükreder, ya RAB, sadıkSZ 167.2

    kulların sana övgüler sunar.” Mezmur 145:10. Günahın tarihi, Allah’ın yarattığı tüm varlıkların mutluluğunun O’nun yasasının varlığına bağlı olduğuna sonsuza dek tanık olacaktır. Büyük mücadeledeki tüm gerçekler göz önünde olarak, hem sadıklar, hem de isyancılar olmak üzere tüm evren, hep birlikte ilan edecektir: “Ey ulusların kralı, Senin yolların doğru ve adildir.”SZ 168.1

    Evrenin önünde, Baba ile Oğul’un insanın yararına yaptığı büyük fedakârlık sunulmuştur. Mesih’in meşru konumunu alacağı ve yüceltilerek bütün yönetimlerin, egemenliklerin ve anılacak bütün adların çok üstüne çıkarılacağı zaman gelmiştir. O, kendisini bekleyen sevinç uğruna -birçok oğulu yüceliğe eriştirebilmek içinutancı hiçe sayıp çarmıhta ölüme katlanmıştı. 79Bkz. İbraniler 2:10; 12:2. Acı ve utanç anlaşılamaz ölçüde büyüktür, ancak sevinç ve yücelik daha da büyüktür. Kendi suretine göre yenilenmiş olan kurtarılanlara bakar, her kalp ilahî olanın mükemmel izini taşımakta, her yüz Kralları'nın benzerliğini yansıtmaktadır. Onlarda canını feda etmesinin sonucunu görür ve hoşnut olur. 80Bkz. Yeşaya 53:11. Bundan sonra hem doğruların, hem de kötülerin bir araya gelmiş kalabalıklarının duyabileceği bir sesle ilan eder: “İşte, kanımla satın aldıklarım! Onlar için acı çektim, onlar için can verdim, öyle ki sonsuz çağlar boyunca Benim huzurumda yaşayabilsinler.” Bundan sonra tahtın çevresindeki beyaz kaftanlılardan bir övgü ilahisi yükselir: “Boğazlanmış Kuzu gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti, saygıyı, yüceliği, övgüyü almaya layıktır.” Vahiy 5:12.SZ 168.2

    Şeytan, Allah’ın adaletini itiraf etmeye ve Mesih’in üstünlüğüne boyun eğmeye mecbur kaldığı halde, karakteri değişmemiştir. İsyan ruhu, taşkın bir sel gibi, tekrar patlak verir. Gözü dönmüş bir halde, büyük mücadelede teslim olmamaya karar verir. Göğün Kralı’na karşı son bir umutsuz savaş zamanı gelmiştir. Hışımla tebaasının arasına döner ve onlara kendi hiddetini aşılayarak acil bir savaşa sürüklemeye çalışır. Ne var ki, cezbederek isyana sürüklediği sayısız milyonların hiçbiri artık onun üstünlüğünü kabul etmemektedir. Gücünün sonuna gelmiştir. Kötüler, Allah’a karşı Şeytandaki nefrete benzer bir nefretle dolarlar; ancak durumlarının umutsuz olduğunu, Yehova’yı alt edemeyeceklerini görmektedirler. Öfkeleri, Şeytan’a ve onun aldatma işine aracılık edenlere karşı alevlenir, böylece iblislerin öfkesi ile onlara saldırırlar.SZ 168.3

    Rab şöyle diyor: “Madem kendini Tanrı gibi bilge sandın, Ben de yabancıları, en acımasız ulusları üzerine göndereceğim. Bilgeliğinin güzelliğine kılıç çekecek, görkemini kirletecekler. Seni ölüm çukuruna indirecekler,” “Seni... yanan taşların arasından kovdum, ey koruyucu Keruv... Böylece seni yere attım, kralların önünde seni yüzkarası yaptım... Bütün seyredenlerin gözü önünde seni yeryüzünde küle çevirdim... Sonun korkunç oldu. Bir daha var olmayacaksın.” Hezekiel 28:6-8, 16-19.SZ 169.1

    “Savaşta giyilen çizmeleri ve kana bulanmış giysileri yakılacak, ateşe yem olacak.” “RAB bütün uluslara öfkelendi, onların ordularına karşı gazaba geldi. Onları tümüyle mahvolmaya, boğazlanmaya teslim edecek.” “Kötülerin üzerine kızgın korlar ve kükürt yağdıracak, paylarına düşen kâse kavurucu rüzgar olacak.” Yeşaya 9:5; 34:2; Mezmur 11:6. Allah’ın ateşi gökten iner. Yer parçalanır. Derinliklerinde gizlenmiş olan silahlar dışarı çıkar. Her derin uçurumdan yakıp tüketen alevler fışkırır. Kayalar alev alır. Fırın gibi yanacak olan gün gelmiştir. Maddesel öğeler yanarak yok olur, yer ve yeryüzünde yapılmış olan her şey yanıp tükenir. Malaki 4:1; 2 Petrus 3:10. Yerin yüzeyi eriyik bir kütle - büyük, kaynayan bir göl gibidir. Tanrısızların yargılanmalarının ve mahvoluşlarının zamanıdır - “RABB’in bir öç günü, Siyon’un davasını güdeceği bir karşılık yılı”dır. Yeşaya 34:8.SZ 169.2

    Kötüler yeryüzünde yaptıklarının karşılığını alırlar. Süleyman’ın Özdeyişleri 11:31. “Her Şeye Egemen RAB diyor ki, ‘... Kendini beğenmişlerle kötülük yapanlar samandan farksız olacak; o gün hepsini yakacak.’ ” Malaki 4:1. Bazıları bir gün içinde yok edilir, kimileri ise günlerce acı çeker. Hepsi “yaptıkları işlere göre” cezalandırılır. Doğruların günahları Şeytan’a aktarılır, ona hem kendi isyanı için, hem de Allah halkının işlemesine neden olduğu tüm günahların cezası ödetilir. Onun cezası aldattıklarının gördüğü cezalardan kat kat fazla olacaktır. Onun hilelerine kapılan herkes öldükten sonra dahi, o yaşamaya ve acı çekmeye devam edecektir. Arındırıcı alevlerde kötüler nihayet yok edilir, ne kök, ne dal bırakılır - Şeytan kök, izleyicileri ise dallardır. Yasanın cezası tam olarak uygulanmıştır; adaletin gerekleri yerine getirilmiştir; gök ve yer, bunu görerek, Yehova’nın adaletini ilan eder.SZ 170.1

    Şeytanın yıkım işi sonsuza dek bitmiştir. Altı bin yıl boyunca isteğini yapmış, dünyayı üzüntüyle doldurarak tüm evrende acıya neden olmuştur. Tüm yaratılış hep birlikte acı içinde inleyerek eziyet çekmiştir. Allah’ın yaratıkları, bundan böyle onun varlığından ve ayartılarından sonsuza dek kurtarılır. “Bütün dünya rahatta ve susmuş; [doğrular] birden terennümle coşarlar.” Yeşaya 14:7 (eski çeviri - İşaya). Bunun ardından, tüm sadık evrenden bir övgü ve zafer çığlığı yükselir. “Büyük bir kalabalığın, gürül gürül akan suların, güçlü gök gürlemelerinin sesine benzer sesler” işitilir: “Haleluya! Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrımız Egemenlik sürüyor.” Vahiy 19:6.SZ 170.2

    Tüm yeryüzünü yok eden ateş kuşatmışken, doğrular Kutsal Kent’te güvence içindedirler. İlk dirilişe dahil olanların üzerinde, ikinci ölümün yetkisi yoktur. Allah kötüler için yakıp tüketen bir ateş iken, Kendi halkı için ise bir güneş, bir kalkandır. Vahiy 20:6; Mezmur 84:11.SZ 170.3

    “Yeni bir gökle yeni bir yeryüzü gördüm. Çünkü önceki gökle yeryüzü ortadan kalkmıştı.” Vahiy 21:1. Kötüleri yakıp tüketen ateş, yeryüzünü arındırır. Lanetin tüm izleri silinir. Fidyeyle kurtarılanların gözü önünde, günahın korkunç sonuçlarını gösteren ve sonsuza kadar yanan bir cehennem olmayacaktır.SZ 171.1

    Yalnızca tek bir işaret kalır: Kurtarıcımız, çarmıha gerilişinin izlerini taşımaya devam edecektir. O’nun başında, böğründe, ellerinde ve ayaklarında bulunan yaralar, günahın neden olduğu zalimce işlerin yegâne kalıntıları olacaktır. Mesih’i yüceliğinde gören peygamber şöyle diyor: “Elleri ışık saçıyor. Gücünün gizi ellerinde.” Habakkuk 3:4. İnsanı Allah’la barıştıran kızıllığın aktığı o delinen böğürden, şimdi Kurtarıcı’nın görkemi parlamaktadır, “gücünün gizi” oradadır. Kurban aracılığıyla “ kurtarmaya gücü olan”dır, bu nedenle Allah’ın merhametini hor görenler üzerinde adaletin gereğini yerine getirmeye muktedirdir. Ve Kendini alçaltmasının işaretleri, O’nun en büyük şerefidir; Golgota’nın yaraları sonsuz çağlar boyunca O’nun övgüsünü anlatacak ve kudretini ilan edecektir.SZ 171.2

    “Sürünün gözcü kulesi olan ey Siyon Kenti’nin doruğu, eski egemenliğine kavuşacaksın.” Mika 4:8. Alevli kılıcın ilk çifti Aden bahçesinden uzaklaştırdığı günden beri kutsal insanların özlemle beklediği zaman, “Tanrı’ya ait olanların kurtuluşunun zamanı gelmiştir. Efesliler 1:14. Başlangıçta insana kendi krallığı olarak verilen, onun tarafından Şeytan’ın eline teslim edilen ve uzun zamandır güçlü düşmanın elinde tutulan yeryüzü, muhteşem kurtuluş planı ile tekrar geri alınmıştır. Günah yüzünden kaybedilen her şey tekrar bulunmuştur. “Dünyayı yaratıp biçimlendiren, pekiştiren, üzerinde yaşanmasın diye değil, yaşansın diye biçimlendiren RAB... şöyle diyor...” Yeşaya 45:18. Yeryüzü kurtulanların ebedi ikametgâhı yapıldığında, Allah’ın dünyayı yaratmasının asıl amacı yerine gelmiş olur. “Doğrular ülkeyi miras alacak, orada sonsuza dek yaşayacak.” Mezmur 37:29.SZ 171.3

    Gelecekteki mirasın fazla maddesel görünmesi korkusu, pek çok kişinin, ona evimiz olarak bakmamızı sağlayan gerçeklerden uzaklaşarak, ruhsallığa yönelmesine neden olmuştur. Mesih öğrencilerine, onlar için Baba’nın evinde yer hazırlamaya gittiğine dair güvence vermişti. Allah’ın sözünde yer alan öğretileri kabul edenler, göksel ikametgâh konusunda tamamen bilgisiz kalmaz. Fakat yine de, “Tanrı'nın kendisini sevenler için hazırladıklarını hiçbir göz görmedi, hiçbir kulak duymadı, hiçbir insan yüreği kavramadı.” 1. Korintliler 2:9. Doğruların ödülünü tarif etmek için insan dili yetersizdir. Yalnızca onu görenler bunu bileceklerdir. Allah’ın Cenneti’nin görkemini hiçbir sınırlı zihin kavrayamaz.SZ 172.1

    Kutsal Kitap’ta kurtulanların mirasına “ülke” denir. İbraniler 11:14-16. Orada göksel Çoban sürülerini yaşam sularının pınarlarına götürür. Yaşam ağacı meyvesini her ay verir ve ağacın yaprakları ulusların hizmetindedir. Cam berraklığında, hiç durmadan akan ırmaklar vardır, kıyılarında sallanan ağaçlar, Rabb’in fidyeyle kurtardıkları için hazırlanan yollara gölge eder. Geniş ovalar güzel tepelerle birleşir, Allah’ın dağları heybetli zirvelerini yükseltirler. Yaşam ırmaklarının yanındaki huzurlu ovalarda, çoktan beridir göçebe ve gezgin olan Allah’ın halkı bir yuva bulacaktır.SZ 172.2

    “Halkım esenlik dolu evlerde, güvenli ve rahat yerlerde ya-şayacak.” “Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına Kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin.” “Evler yapıp içlerinde yaşayacak, bağlar dikip meyvesini yiyecekler. Yaptıkları evlerde başkası oturmayacak, diktikleri bağın meyvesini başkası yemeyecek... seçtiklerim, elleriyle ürettiklerinin tadını çıkaracaklar.” Yeşaya 32:18; 60:18; 65:21, 22.SZ 172.3

    Orada, “çöl ve kurak toprak sevinecek, bozkır coşup çiğdem gibi çiçeklenecek.” “Dikenli çalı yerine çam, ısırgan yerine mersin ağacı bitecek.” “Kurtla kuzu bir arada yaşayacak, parsla oğlak birlikte yatacak... onları küçük bir çocuk güdecek.” “Kutsal dağımın hiçbir yerinde kimse zarar vermeyecek, yok etmeyecek” diyor Rab. Yeşaya 35:1; 55:13; 11:6, 9.SZ 173.1

    Göğün atmosferinde acı var olamaz. Artık gözyaşı, cenaze törenleri, yas nişanları olmayacak. “Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” “Ve orada oturan: Hastayım, demiyecek; orada oturan kavmın fesadı bağışlanacak.” Vahiy 21:4; Yeşaya 33:24 (eski çeviri - İşaya).SZ 173.2

    Yeni Yeruşalim, yüceltilen yeni yeryüzünün başkenti, “RABB’in elinde güzellik tacı, Tanrı’nın elinde krallık sarığı”dır. “Kentin ışıltısı çok değerli bir taşın, billur gibi parıldayan yeşim taşının ışıltısına benziyordu.” “Uluslar kentin ışığında yürüyecekler. Dünya kralları servetlerini oraya getirecekler.” Rab şöyle diyor: “Yeruşalim için sevinecek, halkım için coşacağım.” “İşte, Tanrı’nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O’nun halkı olacaklar, Tanrı’nın kendisi de onların arasında bulunacak.” Yeşaya 62:3; Vahiy 21:11, 24; Yeşaya 65:19; Vahiy 21:3.SZ 173.3

    Allah’ın Kenti’nde “gece olmayacak.” Hiç kimsenin uyuma ihtiyacı veya isteği olmayacak. Allah’ın isteğini yapmaktan ve O’nun adına övgüler sunmaktan yorulan olmayacak. Her zaman sabah tazeliğini yaşayacağız ve bu hiçbir zaman bitmeyecek. “Çıra ışığına da güneş ışığına da gereksinmeleri olmayacak. Çünkü Rab Tanrı onlara ışık verecek.” Vahiy 22:5. Güneşin ışığını çok aşan bir aydınlık olacak, bu aydınlık öğle güneşinden çok daha parlak olmasına rağmen gözleri kamaştırmayacak. Allah’ın ve Kuzu’nun görkemi Kutsal Kent’i solmayan bir ışıkla dolduracak. Kurtarılanlar, ebedi gün ışığının güneşsiz görkeminde yürüyecekler.SZ 173.4

    “Kentte tapınak görmedim. Çünkü Her Şeye Gücü Yeten Rab Tanrı ve Kuzu, kentin tapınağıdır.” Vahiy 21:22. Allah’ın halkı, Baba ve Oğul’la serbest birliktelik şerefine sahip olacaklar. “Şimdi her şeyi aynadaki silik görüntü gibi görüyoruz.” 1. Korintliler 13:12. Şimdi Allah’ın suretine, doğanın işlerinde ve O’nun insanlarla ilişkilerinde, bir aynadaymış gibi bakıyoruz; fakat o zaman O’nu yüz yüze, arada bir karartma perdesi olmadan göreceğiz. O’nun huzurunda duracağız ve cemalinin görkemini göreceğiz.SZ 174.1

    Kurtarılanlar, bilindikleri gibi bilecekler. Allah’ın cana Kendisi’nin ektiği sevgiler ve duygudaşlıklar, orada en gerçek ve en tatlı şekilde uygulanacak. Kutsal varlıklarla saf birliktelik, kutsal meleklerle ve tüm çağlardan gelen, kaftanlarını Kuzu’nun kanında yıkayarak bembeyaz eden sadıklarla birlikte uyumlu toplumsal yaşam, “yerde ve gökte her aile”yi bağlayan kutsal bağlar (Efesliler 3:15) - tüm bunlar kurtarılanların mutluluğunu pekiştirecek.SZ 174.2

    Orada, ölümsüz zihinler, bitmez bir neşe ile, yaratıcı gücün harikalarını ve kurtaran sevginin gizemlerini düşünecekler. Allah’ı unutmaya ayartacak zalim ve aldatıcı düşman olmayacak. Her yeti geliştirilecek, her kapasite arttırılacak. Bilgi edinmek zihni yormayacak ve enerjiyi tüketmeyecek. En büyük girişimler gerçekleştirilebilecek, en yüce hedeflere ulaşılacak, en büyük tutkular uygulanabilecek; yine de hâlâ tırmanılacak yeni yükseklikler, hayran olunacak yeni harikalar, kavranılacak yeni gerçekler, zihnin, canın ve bedenin güçlerinin kullanılmasını sağlayacak yeni nesneler ortaya çıkacak.SZ 174.3

    Evrenin tüm hazineleri, Allah’ın kurtardıklarının incelemesine açılacak. Ölümlülük zinciri olmadığından, çok uzak dünyalara -insanın üzüntüsünü gördüklerinde üzüntüyle titreyen, kurtarılan bir canın müjdeli haberiyle ezgilerle çınlayan dünyalarauçmak için yorulmadan kanat açarlar. yeryüzünün çocukları tarifsiz bir sevinçle, kusursuz varlıkların neşesine ve bilgeliğine kavuşur. Çağlar boyunca Allah’ın eseri üzerinde derin düşünülerek kazanılan bilginin ve anlayışın hazinelerini paylaşırlar. Görüşleri hiç bulanmadan, yaratılışın görkemine - tümü kendilerine verilen düzende Tanrı’nın tahtını çevreleyen, güneşe, yıldızlara ve sistemlere bakacaklar. En küçükten en büyüğe her şeyin üzerine Yaratıcı’nın adı yazılmıştır, ve tümünde O’nun kudretinin zenginliği sergilenmektedir.SZ 174.4

    Sürüp giden sonsuz yıllar, Allah’a ve Mesih’e ilişkin daha değerli ve daha görkemli açıklamalar getirecek. Bilginin sürekli gelişmede olduğu gibi, sevgi, saygı ve mutluluk da artacak. İnsanlar Allah’ı daha iyi tanıdıkça, O’nun karakterine olan hayranlıkları da o kadar artacak. İsa kurtuluşun zenginliklerini ve Şeytanla gerçekleşen büyük mücadeledeki hayret verici başarıları onların gözleri önüne serdiğinde, fidyeyle kurtarılanların kalpleri daha coşkun bir bağlılıkla titreyecek ve daha büyük bir sevinç ile altından lirlerini çalacaklar; onbinlerce onbinlerin ve binlerce binlerin sesleri birleşerek dev bir övgü korosu oluşturacak.SZ 175.1

    “Ardından gökte, yeryüzünde, yer altında ve denizlerdeki bütün yaratıkların, bunlardaki bütün varlıkların şöyle dediğini işittim: ‘Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuzlara dek tahtta oturanın ve Kuzu’nun olsun!’ ” Vahiy 5:13.SZ 175.2

    Büyük mücadele sona erer. Artık günahtan da, günahkârlardan da eser yoktur. Tüm evren temizlenmiştir. Engin yaratılışın tümünde uyum ve hoşnutluk tek bir nabız gibi atar. Her şeyi yaratan Kişi’den, engin uzayın derinlikleri boyunca, yaşam, ışık ve hoşnutluk akmaktadır. En küçük atomdan en büyük dünyaya kadar, canlı ya da cansız her şey, gölgelenemeyen bir güzellik ve mükemmel sevinç içinde, Allah’ın sevgi olduğunu ilan etmektedir.SZ 175.3

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents