Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 13 — Rab’de Sevinmek

    Allah’ın çocukları Mesih’in temsilcileri olamaya çağrılmışlardır, Rabb’in iyiliğini ve merhametini göstermelidirler. İsa’nın bize Baba’nın asıl karakterini gösterdiği gibi, biz de Mesih’in müşfik, merhametli sevgisini tanımayan dünyaya O’nu göstermeliyiz. İsa, “Sen beni dünyaya gönderdiğin gibi, ben de onları dünyaya gönderdim” dedi; “ben onlarda, sen bende olmak üzere… dünya beni senin gönderdiğini… anlasın” (Yuhanna 17:18, 23). Elçi Pavlus, İsa’nın öğrencilerine, “bütün insanlarca bilinen ve okunan… Mesih’in mektubu olduğunuz açıktır” diyor (2. Korintliler 3:2, 3). Mesih çocuklarının her birinde dünyaya bir mektup göndermektedir. Eğer Mesih’in izleyicisiyseniz, Mesih sizin içinizde ailenize, köyünüze, sokağınıza, yaşadığınız yere bir mektup gönderir. İsa içinizde yaşayarak O’nu tanımayanların kalplerine konuşmayı arzular. Belki Kutsal Kitap’ı okumuyorlar veya onun sayfalarında kendileriyle konuşan sesi işitmiyorlar; Allah’ın sevgisini O’nun işlerinde görmüyorlar. Ancak siz eğer İsa’nın gerçek bir temsilcisiyseniz, belki sizin aracılığınızla O’nun iyiliğine dair bir anlayış edinip O’nu sevmek ve O’na hizmet etmek üzere kazanılacaklardır.GY 75.1

    Hristiyanlar cennete giden yol boyu ışık taşıyıcıları olarak atanmışlardır. Mesih’ten kendileri üzerine parlayan ışığı dünyaya yansıtmalıdırlar. Yaşamları ve karakterleri, başkalarının onlara bakarak Mesih’in ve O’nun hizmetinin doğru bir anlayışını kazanabilecekleri şekilde olmalıdır.GY 75.2

    Eğer Mesih’i temsil ediyorsak, O’nun hizmetini gerçekten de olduğu gibi çekici gösteririz. Ruhlarına kasvet ve üzüntü toplayan, söylenen ve şikâyet eden Hristiyanlar, başkalarına Allah’ı ve Hristiyan hayatını yanlış temsil etmektedirler. Allah’ın, çocuklarının mutlu olmasından memnun olmadığını ima ederler, bununla da göksel Babamız’a karşı yalan tanıklık etmektedirler.GY 75.3

    Şeytan, Allah’ın çocuklarını inançsızlığa ve umutsuzluğa yönlendirebildiğinde sevinçten uçar. Bizim Allah’a güvenmediğimizi görmekten ve O’nun bizi kurturmaya gönüllü ve muktedir olup olmadığından şüphelendiğimizi görmekten zevk alır. Rabb’in takdiri ile bize zarar vereceğini hissetmemize bayılır. Rabb’i merhamet ve acımadan yoksun olarak temsil etmek Şeytan’ın işidir. O’na dair gerçeği yanlış ifade eder. Hayal gücünü Allah’a dair yanlış fikirlerle doldurur; ve göksel Babamız’a yönelik gerçeğin üzerinde durmak yerine biz, sıklıkla Şeytan’ın yanlış temsillerine odaklanıp Allah’a güvenmeyerek ve O’na karşı söylenerek O’na haysiyetsizlik etmiş oluruz. Şeytan devamlı, dinî hayatı kasvetli bir hayata dönüştürmeye çalışmaktadır. Onun zahmetli ve zor görünmesini ister; ve kendi hayatında dine bu bakış açısını sergileyen Hristiyan, inançsızlığıyla Şeytan’ın yalanını onaylamaktadır.GY 76.1

    Hayat yolunda yürüyen pek çok kişi, hataları ve başarısızlıkları ve hayal kırıklıklarına odaklanır ve kalpleri keder ve çaresizlikle dolar. Ben Avrupa’dayken, böyle yapan ve artık derin bir dertte olan bir kardeş bana mektup yazarak cesaretlendirme sözleri istedi. Mektubu okuduktan sonraki gece bir rüya gördüm; rüyada bir bahçedeydim ve bahçenin sahibi olduğu anlaşılan biri beni bahçenin yollarında gezdiriyordu. Çiçekleri topluyor, hoş kokularını kokluyordum; yanımda yürüyen bu kardeş o sırada yolunu engelleyen çirkin dikenli çalılara dikkatimi çekti. Orada oturup yas tutuyor, kederleniyordu. Yolda yürümüyor, rehberi izlemiyordu, aksine çalıların ve dikenlerin arasında yürüyordu. “Ah” diye ağlandı, “bu güzelim bahçenin dikenlerle bozulmuş olması ne kadar yazık değil mi?” Sonra rehber, “Dikenleri bırak” dedi, “seni yalnızca yaralar. Gülleri, zambakları, karanfilleri topla.”GY 76.2

    Deneyiminizde parlak noktalar olmadı mı? Allah’ın Ruhu’na cevaben kalbinizin neşeyle çarptığı tatlı mevsimler olmadı mı? Hayat deneyiminizin geçmiş bölümlerine baktığınızda bazı mutlu sayfalar bulmuyor musunuz? Hoş kokulu çiçekler gibi Allah’ın vaatleri de yolunuzun kenarında her tarafta büyümüyor mu? Onların güzelliğinin ve tatlılığının, kalbinizi neşeyle doldurmasına izin vermez misiniz?GY 76.3

    Çalılar ve dikenler sizi yalnızca yaralar ve üzer; ve sadece bunları toplar ve başkalarına sunarsanız, kendiniz Allah’ın iyiliğini küçümsemekle kalmayıp etrafınızdakilerin hayat yolunda yürümelerini de engelliyor olmaz mısınız?GY 76.4

    Geçmiş bir hayatın bütün tatsız hatıralarını —günahlarını ve hayal kırıklıklarını— bir araya toplayıp cesaretsizliğin altında ezilene kadar onları tartışmak ve yas tutmak akıllıca değildir. Cesaretsiz bir ruh karanlıkla doludur, Allah’ın ışığının kendi ruhunda parlamasına izin vermez ve başkalarının yoluna gölge yapar.GY 77.1

    Allah’ın bize sunduğu parlak resimler için O’na şükredin. O’nun sevgisinin kutsal güvencelerini bir araya toplayalım ki onlara devamlı bakabilelim: Allah’ın Oğlu, insanı Şeytan’ın gücünden kurtarmak için Babası’nın tahtını bırakıyor ve tanrılığını insanlıkla örtüyor. O’nun bizim adımıza kazandığı zafer, göğü insana açıyor, İlahiyet’in görkeminin örtüsünü kaldırdığı mevcudiyet odasını insanların görebilmesi için açıyor. Düşmüş insan nesli günahın onu batırdığı harabe çukurundan kaldırılmış ve sınırsız Tanrı’yla tekrar bağlantıya geçirilmiştir ve ilahî sınava Kurtarıcımız’a iman sayesinde dayanarak, Mesih’in doğruluğunu giymiş ve O’nun tahtına yükseltilmiştir — Allah’ın üzerinde düşünmemizi istediği resimler bunlardır.GY 77.2

    Allah’ın sevgisinden şüphelendiğimizde ve O’nun vaatlerine güvenmediğimizde, O’na karşı haysiyetsizlik edip Kutsal Ruhu’nu üzeriz. Bütün hayatının çabası çocuklarının çıkarlarını gözetmek ve onları rahat ettirmek olan bir anne, sanki onlara karşı iyi niyetli değilmiş gibi çocukları devamlı onu şikayet etseydi kendini nasıl hissederdi? Onun sevgisinden şüphelendiklerini farz edin; bu, annenin kalbini kırardı. Çocuklarından böyle muamele gören herhangi bir anne veya baba nasıl hissederdi? Ve bizim hayata kavuşabilmemiz için O’nu kendi biricik Oğlu’nu vermeye yönlendiren göksel Babamız’ın sevgisine güvenmediğimizde O bize nasıl bakmalı? Elçi şöyle yazıyor: “Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı, O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?” (Romalılar 8:32). Fakat yine de kaç kişi, sözleriyle olmasa da eylemleriyle, “Rab benim için bunu istemiyor; belki başkalarını seviyor, fakat beni sevmiyor” demektedir?GY 77.3

    Bütün bunlar kendi ruhunuza zararlıdır; zira söylediğiniz her şüphe dolu kelime Şeytan’ın ayartılarına davettir; sizi şüphe eğiliminde güçlendirmektedir ve hizmet eden meleklerden sizi uzaklaştırmaktadır. Şeytan sizi ayarttığında, tek bir şüphe veya karanlık sözü etmeyin. Onun tavsiyelerine kapıyı açmayı seçerseniz, aklınız güvenmezlik ve asi sorgulama ile dolacaktır. Duygularınızı tartışırsanız ifade ettiğiniz her kuşku sizi etkilemekle kalmaz, başkalarının hayatında filizlenip meyve verecek bir tohum olur ve sözlerinizin etkisine karşı savaşmak imkânsız olabilir. Siz kendiniz ayartı mevsimini atlatabilir ve Şeytan’ın tuzağından kaçabilirsiniz, ancak etkinizle yönlendirilen başka kişiler öne sürdüğünüz inançsızlıktan kaçamayablir. Sadece ruhsal güç ve hayat verecek şeyleri söylememiz ne kadar da önemli!GY 77.4

    Dünyaya göksel Efendiniz hakkında nasıl bir rapor verdiğinizi duymak için melekler dinliyor. Konuşmanız Baba’nın önünde hep sizin için aracılık etmek için yaşayan Kişi 9Bkz. İbraniler 7:25. Çev. hakkında olsun. Bir arkadaşın elini tuttuğunuzda dudağınızda ve kalbinizde Allah’a şükürler olsun. Bu onun düşüncelerini İsa’ya çekecektir.GY 78.1

    Herkes denemelerden geçer; üzüntüleri kaldırmak zordur, ayartılara karşı koymak zordur. Ölümlü arkadaşlarınıza dertlerinizi anlatmayın, ancak her şeyi dua ile Allah’a götürün. Tek kelime şüphe veya cesaretsizlik söylememeyi kural edinin. Ümit ve kutsal neşe sözleriyle başkalarının hayatını aydınlatmak ve çabalarına güç katmak için çok şey yapabilirsiniz.GY 78.2

    Ayartılar altında ezilen, benliğe verilen savaşta ve kötülüğün güçleri karşısında neredeyse bayılıp düşmeye hazır olan pek çok cesur can vardır. Zor mücadelesi sırasında böyle bir kimsenin cesaretini kırmayın. Yolunda devam etmesini teşvik edecek cesur, ümit dolu sözlerle onu neşelendirin. Böylece Mesih’in ışığı sizden parlayabilir. “Hiçbirimiz kendimiz için yaşamayız” (Romalılar 14:7). Bilinçaltı etkimiz sayesinde başkaları cesaretlendirilebilir ve güçlendirilebilir veya cesaretleri kırılabilir ve Mesih ve gerçekten uzaklaştırılabilir.GY 78.3

    Mesih’in hayatı ve karakteri hakkında yanlış bir fikre sahip olan çok kişi vardır. O’nun sıcaklıktan ve aydınlıktan yoksun olduğunu, katı, ağır ve neşesiz olduğunu düşünürler. Çoğu durumda bu kasvetli bakış açısı tüm dinî deneyimi boyar.GY 78.4

    Sık sık İsa’nın ağladığı, ancak gülümsediği hiç görülmediği söylenir. Kurtarıcımız gerçekten de Elemler Adamı’ydı, acıları tanıyordu, 10Bkz. Yeşaya 53:3. Çev. zira kalbini insanların tüm kederlerine açtı. Ancak hayatı feragat dolu ve acı ve endişeyle gölgelenmiş olsa da, ruhu ezilmedi. Yüzü bir üzüntü ve şikâyet ifadesi taşımıyordu; yüzünde daima huzurlu sükûnet belirten bir ifade vardı. Kalbi bir hayat kaynağıydı, gittiği her yere rahat ve huzur, neşe ve mutluluk taşırdı.GY 78.5

    Kurtarıcımız çok ciddi ve son derece ağırbaşlıydı, fakat asla kasvetli veya asık suratlı değildi. O’nu taklit edenlerin hayatı ağırbaşlı amaçla dolu olacaktır; derin bir şahsi sorumluluk hissine sahip olacaklardır. Hafiflik bastırılacaktır; hiç şamatalı eğlence veya kaba şakalar olmayacaktır; ancak İsa’nın dinî ırmak gibi huzur 11Bkz. Yeşaya 66:12. Çev. verir. Neşenin ışığını söndürmez; neşeliliği kısıtlamaz veya güneş gibi gülümseyen yüzü gölgelemez. Mesih hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye geldi; ve kalpte O’nun sevgisi egemen olduğunda O’nun örneğini izleriz.GY 79.1

    Başkalarının nezaketsiz ve adaletsiz davranışlarını aklımızda en başta tutarsak, onları Mesih’in bizi sevdiği gibi sevmenin imkânsız olduğunu görürüz; ancak düşüncelerimiz Mesih’in hepimize karşı olan sevgisine ve merhametine odaklanırsa, aynı ruh da bizden başkalarına akacaktır. Görmeden edemediğimiz kusurlara ve eksiklere rağmen birbirimizi sevmeli ve saymalıyız. Alçakgönüllülük, kendi kendini sorgulama ve başkalarının kusurlarına karşı sabır geliştirilmelidir. Bu, tüm kısıtlayıcı bencilliği öldürüp bizi geniş yürekli ve cömert yapar.GY 79.2

    Mezmurcu, “RABBE güven ve iyilik et; memlekette otur, ve onun sadakati ile beslen” diyor (Mezmur 37:3 [KM]). “RABBE güven.” Her günün yükü vardır, endişeleri ve kafa karışıklıkları vardır; ve buluştuğumuzda zorluklarımız ve dertlerimizi konuşmaya ne kadar da hazırız. O kadar çok gereksiz endişe davetsiz girer, o kadar çok korkuya yüz verilir, öylesine büyük bir endişe yükü ifade edilir ki, duyan kişi tüm ricalarımızı dinlemeye ve her ihtiyaç anımızda yanımızda yardım etmeye hazır, bize acıyan ve bizi seven bir Kurtarıcımız olmadığını zannebilir.GY 79.3

    Bazıları devamlı korku içinde ve gereksiz yere endişelenmektedir. Her gün etrafları Allah’ın sevgisinin belirtileriyle çevrilidir; her gün O’nun takdirinin armağanlarının tadını çıkarmaktadırlar; fakat bu mevcut bereketleri görmezlikten gelirler. Akılları gerçekleşebileceğinden korktukları uyumsuz bir şeye sürekli odaklanır; veya küçük olmasına rağmen gözlerini şükran gerektiren birçok şeye kör eden bir zorluk gerçekten var olabilir. Karşılaştıkları zorluklar, onları tek yardım kaynakları olan Allah’a yönlendireceği yere, huzursuzluk ve şikâyetçilik uyandırdığı için onları O’ndan ayırır.GY 79.4

    Böylesine inançsız olmakla iyi ediyor muyuz? Neden nankör ve şüpheci olalım ki? İsa bizim arkadaşımız; tüm gök bizim iyiliğimizi istiyor. Günlük hayatın kafa karıştırıcı şeylerinin ve endişelerinin kafamızı yormasına ve kaşlarımızı çattırmasına izin vermemeliyiz. Öyle yaparsak, her zaman üzülecek ve sinirlenecek bir şeyimiz olur. Bizi sadece endişelendiren ve yoran, bizim denenmelere karşı koymamızda yardımcı olmayan dertlere yüz vermemeliyiz.GY 80.1

    İşlerinizde zorluk çekiyor olabilirsiniz; olanaklarınız gittikçe daralıyor ve zarar etme tehlikesinde olabilirsiniz; fakat cesaretiniz kırılmasın; endişenizi Allah’a verin, sakin ve neşeli kalın. İşinizi basiretle yönetebilmek ve böylece zararı ve yıkımı önleyebilmek için dua ederek bilgelik isteyin. İyi sonuçlar elde edebilmek için elinizden geleni yapın. İsa yardım edeceğine söz verdi, ama siz de kendi üzerinize düşeni yapmalısınız. Kendiniz yapabildiğiniz her şeyi Yardımcınız’a dayanarak yaptıktan sonra, sonuçları neşeyle kabul edin.GY 80.2

    Halkının endişeler altında ezilmesi Allah’ın isteği değildir. Ancak Rabbimiz bizi aldatmaz. “Korkmayın; yolunuzda hiçbir tehlike yok” demez. Denenmelerin ve tehlikelerin olduğunu biliyor ve bize açık davranıyor. Halkını günah ve kötülük dolu dünyadan çıkarmayı teklif etmiyor, ancak onları asla yıkılmayan sığınağa yönlendiriyor. Öğrencileri için duası buydu: “Onları dünyadan uzaklaştırmanı değil, kötü olandan korumanı istiyorum.” “Dünyada sıkıntınız olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!” diyor (Yuhanna 17:15; 16:33).GY 80.3

    Dağ’daki Vaaz’ında Mesih, öğrencilerine Allah’a güvenmenin gerekliliği konusunda değerli dersler öğretti. Bu dersler tüm çağlarda Allah’ın çocuklarını cesaretlendirmek için tasarlanmıştı ve talimat ve teselliyle dolu bir şekilde bizim çağımıza kadar uzanmıştır. Kurtarıcı, izleyicilerine şükran şarkılarını söyleyen kuşları gösterdi, endişelerin yükünü taşımıyorlardı, zira kuşlar “ne eker, ne biçer.” Ancak yüce Baba yine de ihtiyaçlarını karşılar. Kurtarıcı soruyor: “Siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?” (Matta 6:26). İnsanların ve hayvanların yüce Sağlayıcısı ellerini açıp tüm yaratıklarının ihtiyaçlarını karşılar. Havada uçan kuşlar onun dikkatinden kaçmaz. Yemi ağızlarına vermez, fakat ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için hazırlık yapar. O’nun dağıttığı tahılları toplamaları gerekir. Küçük yuvaları için malzemeleri hazırlamalılar. Yavrularını doyurmalılar. İşlerine şarkılar söyleyerek giderler, zira “göksel Babanız yine de onları doyurur.” Ve “siz onlardan çok daha değerli değil misiniz?” Siz, akıllı, ruhsal ibadetçiler olarak, havada uçan kuşlardan daha değerli değil misiniz? Varlığımızın Yazarı, hayatımızın Koruyucusu, bizi kendi ilahî suretinde şekillendiren Kişi, O’na yalnızca güvensek ihtiyaçlarımızı karşılamayacak mıdır?GY 80.4

    Mesih öğrencilerine kır çiçeklerini gösterdi, göksel Babaları’nın insana sevgisinin bir ifadesi olarak onlara verdiği, sade güzellik içinde bereketle büyüyen çiçekler. “Kır zambaklarının nasıl büyüdüğüne bakın!” dedi. Bu doğal çiçeklerin güzelliği ve sadeliği Süleyman’ın görkemini kat kat aşar. Sanatsal yeteneğin yaratabildiği en muhteşem giysi bile, Allah’ın yarattığı çiçeklerinin doğal zarifliği ve parlayan güzelliği ile kıyaslanamaz. İsa şöyle soruyor: “Bugün var olup yarın ocağa atılacak olan kır otunu böyle giydiren Tanrı’nın sizi de giydireceği çok daha kesin değil mi, ey kıt imanlılar?” (Matta 6:28, 30). Eğer Allah, ilahî Sanatkâr, bir günde yok olan basit çiçeklere narin ve çeşitli renklerini veriyorsa, kendi suretinde yaratılmış olanlar için daha ne kadar çok ilgi gösterecektir? Mesih’in bu dersi, endişeli düşünceye, şüphenin yarattığı kafa karışıklığına ve imansız kalbe bir azardır.GY 81.1

    Rab, tüm oğullarının ve kızlarının mutlu, huzurlu ve itaatkâr olmalarını arzular. İsa şöyle söylüyor: “Size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın;” “Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim” (Yuhanna 14:27; 15:11).GY 81.2

    Bencil güdüler ile görev yolunun dışında aranan mutluluk dengesiz, kesintili ve geçicidir; yok olup gider ve ruh yalnızlık ve hüzünle dolar; fakat Allah’ın hizmetinde mutluluk ve memnuniyet vardır; Hristiyan belirsiz yollarda yürümeye bırakılmaz; sonuçsuz pişmanlıklara ve hayal kırıklıklarına bırakılmaz. Bu hayatın zevklerini yaşayamıyorsak, hâlâ gelecek hayata doğru neşeyle bakabiliriz.GY 81.3

    Ancak burada dahi Hristiyanlar Mesih ile birlikteliğin neşesini yaşayabilirler; O’nun sevgisinin ışığına, O’nun sürekli mevcudiyetinin tesellisine sahip olabilirler. Hayatta her adım bizi İsa’ya yaklaştırabilir, bize O’nun sevgisinin daha derin bir deneyimini kazandırabilir ve bizi kutsal huzur dolu evimize bir adım daha yaklaştırabilir. Öyleyse güvenimizi bir kenara atmayalım, fakat güvencemiz öncekinden daha da sıkı olsun. “RAB buraya kadar bize yardım etmiştir,” ve sona dek bize yardım edecektir (1. Samuel 7:12). Anıtsal sütunlara bakalım, Rabb’in bizi teselli etmek ve yok edicinin elinden bizi kurtarmak için yaptıklarının hatıralarına. Allah’ın bize gösterdiği müşfik merhametlerin hepsini aklımızda taze tutalım —sildiği tüm göz yaşları, iyileştirdiği yaraları, kaldırdığı endişeleri, yok ettiği korkuları, karşıladığı ihtiyaçları, bağışladığı bereketleri— böylece yolumuzun kalanında önümüze çıkacak her şey için kendimizi güçlendirelim.GY 81.4

    Gelecek mücadelede maalesef yeni zorluklar beklenecek, ancak hem geçmişe hem de geleceğe bakarak, “RAB buraya kadar bize yardım etmiştir” diyebilirsiniz. “Günlerin nasılsa, kuvvetin öyle olacaktır” (Yasa’nın Tekrarı 33:25 [KM]). Denenme, dayanmamız için bize verilen gücü aşmayacaktır. Öyleyse işimize bulduğumuz yerden başlayalım, her ne gelirse gelsin denenmeye orantılı gücün de verileceğine inanalım.GY 82.1

    Çok geçmeden, cennetin kapıları Allah’ın çocuklarını kabul etmek üzere açılacaktır ve Görkem Kralı’nın dudaklarından, en zengin müzik gibi şu kutsama kulaklarına gelecektir: “Sizler, Babam’ın kutsadıkları, gelin! … Dünya kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan egemenliği miras alın!” (Matta 25:34).GY 82.2

    Sonra kurtulanlar İsa’nın onlar için hazırladığı eve kabul edilecekler. Orada arkadaşları dünyanın pis, yalancı, murdar ve inançsızları olmayacak; fakat Şeytan’ı yenmiş ve ilahî lütuf aracılığıyla mükemmel karakterler geliştirmiş kişilerle ilişkiler kuracaklar. Onları burada lekeleyen her günahkâr eğilim, her kusur, Mesih’in kanıyla silinmiştir ve güneşin parlaklığını çok aşan O’nun mükemmelliği ve görkeminin parlaklığı onlara verilir. Ve O’nun karakterinin ahlaki güzelliği ve mükemmelliği, onların içinden parlar ve bu harici görkemden daha da çok değerlidir. Büyük beyaz tahtın önünde kusursuz dururlar, meleklerin itibarını ve ayrıcalıklarını paylaşırlar.GY 82.3

    Kendisinin olabilecek görkemli mirasın görüntüsü önünde, “insan kendi canına karşılık ne verebilir?” (Matta 16:26). Fakir olabilir, ancak kendisi içinde dünyanın asla veremeyeceği bir zenginlik ve itibara sahiptir. Kurtarılmış ve günahtan arıtılmış ruh, tüm asil yetileri Allah’ın hizmetine adanmış olarak, çok daha değerlidir; ve Allah’ın ve kutsal meleklerin huzurunda kurtarılan tek bir can için neşe vardır, kutsal zafer şarkılarıyla ifade edilen bir neşe.GY 82.4

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents