Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
Bereket Daği’ndan Düşünceler - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First

    3. Bölüm—Yasa’nın Ruhsallığı

    “Ben ortadan kaldırmaya değil, ama yerine getirmeye geldim.” Matta 5:17 (Kİ).

    Sina Dağı’nda gök gürlemeleri ve alevler arasında yasayı ilan eden Mesih’ti. Allah’ın görkemi yakıp tüketen ateş gibi zirvesine indi, ve dağ Rabb’in mevcudiyetiyle sarsıldı. Yerde secde etmiş vaziyette bulunan İsrail topluluğu, yasanın kutsal hükümlerini huşu içinde dinlemişlerdi. Mutluluk Vaatleri Dağı’ndaki manzarayla ne büyük bir tezat! Yaz güneşi altında, kuşların cıvıltılarından başka sessizliği kıran tek bir ses duyulmazken, İsa kendi krallığının ilkelerini açıkladı. Ancak, o gün insanlara derin sevgi tonlarıyla konuşan Mesih, aslında onlara Sina Dağı’nda ilan edilen yasanın ilkelerini açmaktaydı.BDD 48.1

    Yasa verildiğinde, Mısır’daki uzun esaretle aşağılanmış halde olan İsrail’in Allah’ın kudreti ve ihtişamından etkilenmesi gerekiyordu; ancak O kendisini onlara bir sevgi Tanrısı’ndan farksız olarak açıkladı.BDD 48.2

    “RAB sina Dağı’ndan geldi,
    Halkına Seir’den doğdu Ve Paran Dağı’ndan parladı.
    On binlerce kutsalıyla birlikte geldi,
    Sağ elinde halkı için alev alev yanan ateş vardı.
    Ya RAB, Halkları gerçekten seversin,
    Bütün kutsallar elinin altındadır.
    Ayaklarına kapanır,
    Sözlerini dinlerler.”
    BDD 49.1

    Yasanın Tekrarı 33:2, 3.

    Rab, çağların kıymetli mirası olan şu harika sözlerle, kendi görkemini Musa’ya açıkladı: “Ben RAB’bim ...RAB, acıyan, lütfeden, tez öfkelenmeyen, sevgisi engin ve sadık Tanrı. Binlercesine sevgi gösterir, suçlarını, isyanlarını, günahlarını bağışlarım” (Mısır’dan Çıkış 34:6, 7).BDD 49.2

    Sina Dağı’nda verilen yasa, sevgi ilkesinin ifadesi, göğün yasasının yeryüzüne indirilmiş haliydi. Bir Arabulucu’nun eliyle yürürlüğe konulmuştu - gücüyle insanların kalplerini bu yasanın ilkeleriyle uyumlu hale getirebilecek olan Kişi tarafından duyurulmuştu. Allah, İsrail’e “Benim kutsal halkım olacaksınız” emrini verdiğinde, yasanın amacını açıklamıştı (Mısır’dan Çıkış 22:31).BDD 49.3

    Fakat İsrail yasanın ruhsal niteliğini kavramamıştı, ço-ğunlukla da sözde itaatleri kalbin sevginin egemenliğine teslimiyetinden ziyade, şekil şartlarının ve törenlerin yerine getirilmesinden ibaretti. İsa karakteri ve çalışmasıyla insanlara Allah’ın kutsal, müşfik ve babacan niteliklerini gösterdiği ve salt törensel itaatin değersizliğini ortaya koyduğu zaman, Yahudi önderleri O’nun sözlerindeki mesajı almadılar, anlamadılar. O’nun yasanın şartlarını fazlasıyla hafife aldığını düşünüyorlardı; O, Allah tarafından verilmiş görevlerinin özünü teşkil eden gerçekleri önlerine koyduğunda ise, onlar, yalnızca dışarıdan görünene bakarak, O’nu yasayı ortadan kaldırmaya çalışmakla suçluyorlardı.BDD 49.4

    Mesih’in sözleri, sükunetle söylenmiş olmalarına rağmen, insanların kalplerini harekete geçiren bir ciddiyet ve kudretle ifade edilmişlerdi. Hahamların ruhtan yoksun geleneklerinin ve katı kurallarının bir tekrarını işitmek için kulak verdiler, fakat boşuna. Onlar “O’nun öğretişine şaşıp kaldı. Çünkü onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu” (Matta 7:28, 29). Ferisiler kendi öğretim tarzları ile Mesih’in tarzı arasındaki muazzam ayrılığı fark ettiler. Gerçeğin haşme-tinin, paklığının ve güzelliğinin, derin ve nazik etkisiyle birlikte, pek çok zihinde sağlam biçimde yer etmeye başladığını görüyorlardı. Kurtarıcı’nın ilahî sevgisi ve şefkati, insanların kalplerini O’na doğru çekiyordu. Hahamlar, halka verdikleri öğretinin tüm anlamının O’nun öğretisi yüzünden hiçe sayıl-dığını gördüler. Gururlarını okşayan ve ayrıcalıklarını hatırlatan bölünme duvarını yıkıyordu; ve izin verilirse O’nun halkı kendilerinden tamamen uzaklaştıracağından korktular. Bu ne-denle, O’nu kalabalıkların gözünden düşürmeyi ve dolayısıyla Sanhedrinin yargılamasına ve idam etmesine imkân sağlamayı umarak, kararlı bir düşmanlıkla takip ettiler.BDD 50.1

    İsa dağda casuslar tarafından yakından takip ediliyordu; ve doğruluk ilkelerini açıkladığı zaman, Ferisiler O’nun öğretisinin Allah tarafından Sina Dağı’nda verilen hükümlere aykırı olduğu dedikodusunu yaydılar. Kurtarıcı, Musa aracılığıyla verilmiş olan dine ve kurumlara olan imanı bozacak hiçbir şey söylememişti; zira İsrail’in büyük önderinin halkına ilettiği her bir ilahî ışık huzmesi zaten Mesih’ten alınmıştı. Pek çok kişi yüreklerinde O’nun yasayı geçersiz kılmak için gelmiş olduğunu söylese de, İsa ilahî kurallara karşı tavrını yanlış anlaşılması imkânsız bir dille ortaya koymaktadır. O, “Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın” dedi.BDD 50.2

    Amacının yasanın hükümlerini bir kenara atmak olma-dığını beyan eden, insanın Yaratıcısı, yasayı veren Kişi’dir. Doğadaki her şey, gün ışığının zerreciğinden, gökteki dünyalara kadar, yasaya tabidir. Doğal dünyanın düzeni ve uyumu da bu yasalara itaate bağlıdır. Aynı şekilde, tüm akıllı varlıkların yaşamını kontrol etmek üzere doğruluk ilkeleri vardır ve evrenin esenliği bu ilkelere uyuma bağlıdır. Bu yeryüzü henüz yaratılmadan önce, Allah’ın yasası mevcuttu. Melekler onun ilkeleriyle yönetilirler ve yeryüzünün gökle uyumlu olabilmesi için, insan da ilahî kurallara itaat etmelidir. “Sabah yıldızları birlikte şarkı söylerken, ilahi varlıklar sevinçle çığrışırken,” Mesih Aden bahçesindeki insana yasanın hükümlerini bildirdi (Eyüp 38:7). Mesih’in yeryüzündeki görevi yasayı yok etmek değil, fakat lütfu ile insanın onun hükümlerine itaatini yeniden sağlamaktı.BDD 51.1

    İsa’nın dağdaki sözlerini dinleyen sevilen öğrenci, çok sonraları Kutsal Ruh’un ilhamıyla yazarken, yasadan kalıcı bir yükümlülük olarak söz ediyor. “Günah demek, yasaya karşı gelmek demektir” ve “günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur” diyor (1. Yuhanna 3:4). Sözünü ettiği yasanın “başlangıçtan sizde olan eski em[ir]” olduğunu da açıkça belirtiyor (1. Yuhanna 2:7 [Kİ]). Yaratılışta mevcut olan ve Sina Dağı’nda tekrarlanan yasadan bahsediyor.BDD 51.2

    İsa, yasadan söz ederken “Ben ortadan kaldırmaya değil, ama yerine getirmeye geldim” diyor. Burada “yerine getirmek” ifadesini, Vaftizci Yahya’ya kendi amacının “bütün salâhı yerine getirmek” (Matta 3:15 [Kİ]) olduğunu bildirdiği ifadeyle aynı anlamda kullanmaktadır; yani, yasanın gerekliliğinin ölçüsünü doldurmak, Allah’ın isteğine mükemmel riayetin bir örneğini teşkil etmek.BDD 51.3

    O’nun görevi, “Yasa’yı büyük ve yüce kılmak”tı (Yeşaya 42:21). O, yasanın ruhsal niteliğini gösterecek, geniş kapsamlı ilkelerini sunacak ve ebedi yükümlülüğünü açıkça bildirecekti.BDD 51.4

    İnsanlar arasındaki en asil ve en zariflerin bile yalnızca sönük bir yansıması olduğu; Süleyman’ın ilham ruhuyla hakkında “on binlerin arasında seçkin olan odur” ve “tepeden tırnağa güzel” (Neşideler Neşidesi 5:10-16 [KM]) yazdığı; Davut’un kendisini peygamberlik görümünde görerek “Sen insanların en güzelisin” (Mezmur 45:2) dediği Mesih’in karakterinin ilahî güzelliği; İsa, Baba’nın kişiliğinin birebir sureti, O’nun yüceliğinin parıltısı; 28Bkz. İbraniler 1:3. Çev. özverili Kurtarıcı, yeryü- zündeki sevgi yolculuğu boyunca, Allah’ın yasasının karak-terinin yaşayan bir açıklamasıydı. O’nun yaşamında, ebedi doğruluk yasalarının altında göksel sevginin ve Mesih’e yaraşır ilkelerin yattığı ortaya konulmuştur.BDD 52.1

    İsa “Yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleş-meden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak” 29 Bkz. Matta 5:18. Çev. dedi. Mesih, yasaya itaat ederek onun değişmez niteliğine tanıklıkta bulundu ve her Adem oğlu ve kızının kendisinin lütfu aracılığıyla ona mükemmel bir şekilde itaat edebileceğini kanıtladı. Dağda, her şey, yani insan nesline ilişkin her şey, kurtuluş planına ilişkin tüm hususlar tamamlanıncaya dek yasadan en küçük bir harfin dahi eksilmeyeceğini beyan etti. Yasanın yürürlükten kaldırılacağını hiçbir zaman için öğretmez, ancak gözleri insanın ufkunun en uzak kıyısına çevirerek, o noktaya ulaşılıncaya dek yasanın yetkisini koruyacağına, bu nedenle hiç kimsenin O’nun görevinin yasanın hükümlerini iptal etmek olduğunu sanmaması gerektiğine dair bize güvence verir. Gök ve yer var olmaya devam ettikçe, Allah’ın yasasının kutsal ilkeleri yürürlükte kalacaktır. O’nun doğruluğu, “ulu dağlar gibi” (Mezmur 36:6 [KM]), yeryüzünü tazeleyen akarsuların fışkırdığı bir bereket kaynağı olarak devam edecektir.BDD 52.2

    Rabb’in yasası mükemmel, dolayısıyla da değişmez ol-duğundan, günahlı insanların onun gerekliliklerinin standardına kendi başlarına ulaşmaları imkânsızdır. İsa işte bu yüzden Kurtarıcımız olarak geldi. O’nun görevi, insanların ilahî tabiata hissedar olmalarını sağlayarak, onları göğün yasasının ilkeleriyle uyumlu hale getirmekti. Günahlarımızı terk ederek Mesih’i Kurtarıcımız olarak kabul ettiğimizde, yasa yüceltilir. Elçi Pavlus soruyor: “Öyleyse biz iman aracılığıyla Kutsal Yasa’yı geçersiz mi kılıyoruz? Hayır, tam tersine, Yasa’yı doğruluyoruz” (Romalılar 3:31).BDD 53.1

    Yeni antlaşmanın vaadi şudur: “Yasalarımı yüreklerine koyacağım, zihinlerine yazacağım” (İbraniler 10:16). Mesih’e dünyanın günahını ortadan kaldıracak Allah Kuzusu olarak işaret eden örnekler sisteminin O’nun ölümünde sona ermesi gerekiyorduysa da, On Emir’de somut bir şekilde dışa vurulan doğruluk ilkeleri ebedi taht kadar değişmezdir. Tek bir emrin bile hükmü kaldırılmamış, en küçük bir harf ya da nokta bile değiştirilmemiştir. Muazzam hayat yasası olarak Cennette insana bildirilen bu ilkeler, yenilenen Cennette de değişmeksizin var olacaktır. Aden bahçesi yeryüzünde yeniden çiçeklendiğinde, Allah’ın sevgi yasasına güneş altındaki her canlı tarafından itaat edilecek.BDD 53.2

    “Ya RAB, sözün göklerde sonsuza dek duruyor.” “Yaptığı her işte sadık ve adildir, bütün koşulları 30KK’de “koşullar” olarak çevirilen İbranice kelime, emir, ilke, kural, öğreti vb. kelimelerle de karşılanabilir. Ed. güvenilirdir; sonsuza dek sürer, sadakat ve doğrulukla yapılır.” “Çoktan beri şehadetlerinden bildim ki, Sen onları ebediyen kurdun” (Mezmurlar 119:89; 111:7, 8; 119:152 [KM]).BDD 53.3