Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
Geçmişten Sonsuzluğa - 2. Cilt - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Bölüm 19—Barış Peygamberi

    Elişa'nın peygamberlik etkinliği bazı yönlerden İlyas'tan farklılık gösteriyordu. İlyas mahkumiyet ve yargıyla ilgili bildiriler iletiyor, insanları korkusuzca azarlıyor, kralı ve halkı kötü yollarından dönmeye çağırıyordu. Elişa'nın hizmeti ise daha barışçıldı. Onun amacı İlyas'ın başlattığı görevi devam ettirmek ve pekiştirmek, halka Rab'bin yolunu öğretmekti. Halkla daha kişisel bir ilişkisi vardı; çevresi peygamber oğullarıyla kuşatılmıştı, mucizeleri şifa ve sevinç dağıtıyordu.2GS 141.1

    Elişa sakin ve yumuşak huylu bir kişiydi; ama gerektiğinde sertleşebileceğini de gösterdi. Beyt-EI yolu üzerindeyken, kentten çıkan Allah saygı duymayan küçük çocukların alaylarına hedef oldu. Bu çocuklar İlyas'ın göğe alındığım duymuşlardı, bu ciddi olayı alay konusu yaparak Elişa'ya, “Defol, defol, kel kafalı!” dediler. Peygamber bu sözlere karşılık geri döndü ve her şeye gücü yeten Allah'ın esiniyle onları lanetledi. Bu laneti takip eden korkunç yargı Allah'tan geliyordu. “Bunun üzerine ormandan çıkan iki dişi ayı çocuklardan kırk ikisini parçaladı” (2.Krallar 2:23,24).2GS 141.2

    Elişa bu alaylara kayıtsız kalsaydı, herkesçe alay edilip hor görülecek, ulusal bir tehlike döneminde eğitme ve kurtarma görevi boşa çıkacaktı. Bu korkutucu olay, Elişa'nın yaşam boyu saygı görmesini sağladı. Elli yıl boyunca Beyt-El'in kapılarından girip çıktı, ülkede her yeri dolaştı, kentten kente göçtü. Boşta gezen, kaba saba gençlerin arasından geçti; ama onların hiçbiri Elişa'yla alay etmeye cesaret edemediler, onun sözlerini hafife almadılar, çünkü En Yüce Olan'ın peygamberi olduğunu öğrenmişlerdi.2GS 141.3

    Yumuşaklığın da sınırları vardır. Yetkinin katı bir sertlikle savunulması gereken zamanlar olacaktır. Aksi takdirde, küçümseme ve alaycılık yüzünden yetki kullanılamaz duruma gelebilir. Ana babaların ve bakıcıların çocuklara karşı sergilediği fazla tatlı dilli, yumuşak ve tavizci tavır onlara yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir. Her ailenin kararlı ve düzeyli bir katılık sergilemesi çocuk eğitiminde temel bir gerektir.2GS 141.4

    Elişa'yla alay eden çocuklarda eksik olan saygı, titizlikle korunması gereken bir lütuftur. Her çocuğa Allah'a gerçek bir saygıyla yaklaşması öğretilmelidir. Allah'ın adı asla hafife alınmamalı ve düşüncesizce dile getirilmemelidir. Melekler bile Allah'ın adını anarken yüzlerini örtüyorlar. 0 halde biz düşkün ve günahlı insanlar, bu adı dudaklarımıza alırken ne kadar daha çok hürmet göstermeliyiz!2GS 141.5

    Allah'ın yerine konuşan ve hareket eden O'nun temsilcilerine de -Rab'bin hizmetkarları, öğretmenler, ana babalar - saygıda kusur edilmemelidir. Onlara saygı gösteren Allah'a saygı göstermiş olur.2GS 142.1

    Kutsal Ruh'un lütuflarından biri olan nezaket de herkes tarafından titizlikle gözetilmelidir. Nezaket, sert ve kaba kişileri yumuşatma gücüne sahiptir. Mesih'in izleyicisi olduğunu iddia edip de kaba saba ve nezaketsiz davrananlar İsa'yı öğrenmemiş demektir. Böylelerinin içtenliğinden belki kuşku duyulamaz, dürüstlükleri sorgulanamaz, ama içtenlik ve dürüstlük,yumuşaklığın ve nezaketin eksikliğini tek başına örtemez.2GS 142.2

    Elişa'nın İsrail'deki birçok kişinin yaşamında sergilediği güçlü etkinin kökeninde iyilik vardır. Bunu Şunem'de yaşayan bir aileyle dostça ilişkilerinde görmek mümkündür. Elişa bir gün Şunem'e gitti. Orada zengin bir kadın vardı. Elişa'yı yemeğe alıkoydu. O günden sonra Elişa ne zaman Şunem'e gitse, yemek için oraya uğradı. Kadın kocasına, “Bize sık sık gelen bu adamın kutsal bir Allah adamı olduğunu anladım” dedi, “Gel, damda onun için küçük bir oda yapalım; içine yatak, masa, sandalye, bir de kandil koyalım. Bize geldiğinde orada kalsın.” Elişa kendisine ayrılan bu odayı sıkça ziyaret etti, sessizliği için müteşekkirdi. Allah da kadının bu iyiliğini gözden kaçırmadı. Kadının çocuğu olmuyordu, Rab onun konukseverliğini bir oğulla ödüllendirdi.2GS 142.3

    Yıllar geçti. Çocuk orakçılarla birlikte çalışacak yaşa gelmişti. Bir gün çocuğu dışarıda güneş çarptı. “Başım ağrıyor, başım!” diye bağırmaya başladı Babası uşağına, “Onu annesine götür” dedi. Uşak çocuğu alıp annesine götürdü. Çocuk öğlene kadar annesinin dizlerinde yattıktan sonra öldü. Annesi onu yukarı çıkardı, Allah adamının yatağına yatırdı, sonra kapıyı kapayıp dışarıya çıktı.2GS 142.4

    Sıkıntı içinde kalan Şunem'li kadın, Elişa'ya gidip ondan yardım istemeye karar vermişti. Peygamber o zaman Karmel dağındaydı. Uşağını yanına alan kadın hemen yola çıktı. Allah adamı, kadını uzaktan görünce, uşağı Gehazi'ye, “Bak, Şunemli kadın geliyor!” dedi, “Haydi koş, onu karşıla, 'Nasılsın, kocanla oğlun nasıllar?' diye sor.” Uşak söyleneni yaptı, ama sıkıntılı kadın Elişa'nın yanına varana kadar kederinin nedenini açıklamadı. Elişa olanları işitince Gehazi'ye şöyle dedi: “Hemen kemerini kuşan, değneğimi al, koş. Biriyle karşılaşırsan selam verme, biri seni selamlarsa karşılık verme. Git, değneğimi çocuğun yüzüne tut.” Çocuğun annesi, “Yaşayan Rab'bin adıyla başın üzerine ant içerim ki, senden ayrılmayacağım” dedi. Sonra Gehazi'yle birlikte yola çıktı. Gehazi önden gidip değneği çocuğun yüzüne tuttu, ama ne bir ses vardı, ne de bir yanıt. Bunun üzerine Gelıazi geri dönüp Elişa'yı karşıladı ve ona, “Çocuk dirilmedi” diye haber verdi.2GS 142.5

    Elişa eve vardığında, çocuğu yatağında ölü buldu. İçeri girdi, kapıyı kapayıp Rab'be yalvarmaya başladı. Sonra ağzı çocuğun ağzının, gözleriyle elleri de çocuğun gözleriyle ellerinin üzerine gelecek biçimde yatağa, çocuğun üzerine kapandı. Çocuğun bedeni ısınmaya başladı. Elişa kalkıp odanın içinde sağa sola gezindi, sonra yine dönüp çocuğun üzerine kapandı. Çocuk yedi kez aksırdı ve gözlerini açtı.2GS 143.1

    Elişa Gehazi'ye, “Şunemli kadını çağır” diye seslendi. Gelıazi kadını çağırdı. Kadın gelince, Elişa, “Al oğlunu” dedi. Kadın Elişa'nın ayaklarına kapandı, yerlere kadar eğildi, sonra çocuğunu alıp gitti.2GS 143.2

    Kadının imanı işte böyle ödüllendirildi. Yaşam veren Mesih, oğlunu kadına bağışladı. Mesih'e sadık olanlar, O geldiğinde aynı şekilde ödüllendirileceklerdir. Ölüm dikenini yitirecek, mezar iddia ettiği zaferini elinden kaçıracaktır. Mesih o zaman ölüm yoluyla çocuklarından ayrılan kullarına çocuklarını yeniden kazandıracaktır. Rab diyor ki: “Rama'da bir ses duyuldu, Ağlayış ve acı feryat sesleri! Çocukları için ağlayan Ralıel avutulmak istemiyor. Çünkü onlar yok artık!” , “Sesini ağlamaktan, gözlerini yaş dökmekten alıkoy. Çünkü verdiğin emek ödüllendirilecek” diyor Rab. “Geleceğin için umut var” diyor Rab. “Çocukların yurtlarına dönecekler” (Yeremya 31:15-17).2GS 143.3

    İsa, ölüler için duyduğumuz kederi sınırsız bir ümit bildirisiyle teselli etmektedir: Onları fidyeyle kurtaracağını.Ölüler diyarının elinden, ölümden fidyeyle kurtaracağım. Felaketin nerede, ey ölüm? Yıkıcılığın nerede, ey ölüler diyarı? Hiç pişmanlık duymayacağım (Hoşea 13:14). Diri olan ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diri kalacağım. Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir (Esinleme 1:18). Rab'bin kendisi, bir emir çağrısıyla, baş meleğin seslenmesiyle ve Allah'ın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih'e ait ölüer dirilecek. Ondan sonra biz yaşamakta olanlar, diri kalmış olanlar, onlarla birlikte Rab'bi havada karşılamak üzere bulutlar içinde alınıp götürüleceğiz. Böylece sonsuza dek Rab'le birlikte olacağız (1. Selanikliler 4:16,17).2GS 143.4

    Elişa, örneklediği insanlığın Kurtarıcısı gibi insanlar arasındaki hizmetinde iyileştirme etkinliğiyle öğretme etkinliğini birleştirmişti. Sadakatle ve hiç yılmadan emek vererek peygamberlik okullarının eğitim işlevini devam ettirdi. Elişa'nın öğretişini dinlemek için toplanan gayretli gençler, Kutsal Ruh'un derin işleyişine ve peygamberin Yahve'nin kulu olduğunu gösteren diğer kanıtlara tanık oldular.2GS 144.1

    Elişa, Gilgal'de kurulan okula yaptığı ziyaretler sırasında zehirli çorbayı içilebilir hale getirdi. Ülkede kıtlık vardı. Elişa bir peygamber topluluğuyla otururken uşağına, “Büyük tencereyi ateşe koy, peygamberlere çorba pişir” dedi. Biri ot toplamak için tarlaya gitti ve yabanıl bir bitki buldu. Bitkiden bir etek dolusu yaban kabağı topladı, getirip tencereye doğradı. Bunların ne olduğunu kimse bilmiyordu. Çorba yenmek üzere boşaltıldı. Ama adamlar çorbayı tadar tatmaz, “Ey Allah adamı, zehirli bu!” diye bağırdılar ve yiyemediler. Elişa, “Biraz un getirin” dedi. Unu tencereye atıp, “Koy önlerine, yesinler” dedi. Tencerede zararlı bir şey kalmadı.2GS 144.2

    Gilgal'deki kıtlık sürerken Baal-şalişal'lı bir adam Elişa'ya ilk biçilen arpadan yapılmış yirmi ekmekle taze buğday başağını hediye olarak getirdi. Elişa bunlarla yüz kişiyi doyurdu. Elişa uşağına, “Bunları halka dağıt, yesinler” dedi. Uşak, “Nasıl olur, bu yüz kişinin önüne konur mu?” diye sordu. Elişa, “Halka dağıt, yesinler” diye karşılık verdi, “Çünkü Rab diyor ki, Yiyecekler, birazı da artacak.'” Bunun üzerine uşak yiyecekleri halkın önüne koydu. Rab'bin sözü uyarınca halk yedi, birazı da arttı.2GS 144.3

    Mesih İsa'nın, kulu Elişa aracılığıyla açları doyurmak için yaptığı bu mucize ne büyük bir tevazu örneğiydi! İsa Mesih o zamandan beri insanların gereksinimlerini karşılamaktadır. Eğer ruhsal sezgimiz daha çok olsaydı, Allah'ın insanlara ne denli merhametli bir şekilde baktığını görebilirdik.2GS 144.4

    Kısıtlı azığı herkese yeter kılan Allah'ın lütfudur. Allah'ın eli bunu yüz kat artırabilir. Allah, sınırsız kaynaklarıyla çölde bir sofra kurabilir. İnsanların sınırlı yiyeceklerine eliyle dokunarak bunları herkese yeter kılabilir. Ekmeği ve mısırı peygamber oğullarının ellerinde çoğaltan Allah'dır.2GS 144.5

    Mesih yeryiizündeki hizmetinin ilk günlerinde bir kalabalığı buna benzer bir mucizeyle doyurmuştu. Mesih'in günlerindeki imansızlık, Elişa'nın günlerinde de vardı: Uşak, “Nasıl olur, bu yüz kişinin önüne konur mu?” diye sordu. İsa öğrencilerine kalabalığı doyurmalarını söyleyince onlar şöyle yanıt verdiler: “Beş ekmekle iki balıktan başka bir şeyimiz yok”. “Yoksa biz mi gidip biitiin bu halk için yiyecek alalım?(Luka 9:13)”2GS 145.1

    Bu ders, her çağda Allah'ın çocuklarına yöneliktir. Rab bir iş verdiği zaman insanlar buyruğun mantıklı olup olmadığını ya da gayretlerinin sonucunda neler olabileceğini sorguamamalıdır. Ellerindeki stok, ihtiyacın karşılanması için yeterli gelmeyebilir, ama Rab bunu fazlasıyla yeterli kılacaktır. Uşak yiyecekleri halkın öniine koydu. Rab'bin sözii uyarınca halk yedi, birazı da arttı.2GS 145.2

    Allah Oğlunun armağanı aracılığıyla satın alınanların Allah'la daha derin bir ilişkide bulunması, O'nun yeryiizündeki davasının ilerlemesi için daha biiyiik bir imana sahip olmak - günümüzdeki imanlıların en biiyiik ihtiyacı budur. Hiç kimse gözle görülen kaynaklarının azlığından yakınarak zaman kaybetmesin. Dışsal görünüş gelecek vaat etmeyebilir, ama Allah'a enerji ve güvenle yaklaşmak bu kaynakların gelişmesini sağlayacaktır. Allah'a şükran ve duayla getirilen armağan, Allah tarafından çoğaltılarak peygamber oğullarına ve bitkin kalabalığa yiyecek haline dönüşecektir.2GS 145.3

    Bu bölüm 2.krallar 4. bölüme dayanmaktadır.

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents