Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
Geçmişten Sonsuzluğa - 1. Cilt - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Kötü Kişiler Tövbeyi Öğrenmişler

    Yakup'un oğullarının karakterleri değişmişti. Eskiden kıskanç, kavgacı, hilekar, zalim ve intikamcı olanlar, sınandıktan sonra kendi çıkarını düşünmeyen, birbirine sadık ve babalarına bağlı kişiler haline gelmişlerdi. Artık orta yaşlı oldukları halde babalarının yetkisine bağımlıydılar.1GS 121.1

    Mısır zindanında geçen üç gün boyunca kardeşler, geçmişteki günahları üzerinde acı acı düşündüler. Benyamin gelmezse, casus oldukları kesinleşecekti.1GS 121.2

    Üçüncü gün, Yusuf kardeşlerinin huzuruna getirilmesini buyurdu. Onları daha çok alıkoymaya cesaret edemiyordu. Babaları ve aileleri yiyecek sıkıntısı çekiyor olabilirlerdi. “Ben Tanrı'dan korka-rım” dedi, “Dürüst olduğunuzu kanıtlamak için, içinizden biri göz altında tutulduğunuz evde kalsın, ötekiler gidip aç kalan ailenize buğday götürsün. Sonra küçük kardeşinizi bana getirin. Böylece anlattıklarınızın doğru olup olmadığı ortaya çıkar. Ölümden kurtulursunuz.”1GS 121.3

    Yusuf onlarla çevirmen aracılığıyla iletişim kuruyordu. Yöneticinin kendilerini anlamadığını düşünen kardeşler, onun huzurunda birbirleriyle serbestçe konuştular. Birbirlerine, “Besbelli kardeşimize yaptığımızın cezasını çekiyoruz” dediler, “Bize yalvardığında nasıl sıkıntı çektiğini gördük, ama dinlemedik. Bu sıkıntı onun için başımıza geldi.” Önceden, Dotan'da Yusuf'u kurtarmayı düşünen Ruben şöyle ekledi: “Sizi uyarmadım mı?” dedi, “Çocuğa zarar vermeyin diye. Ama dinlemediniz. İşte şimdi kanının hesabı soruluyor.”1GS 121.4

    Bu sözleri dinleyen Yusuf, duygularını kontrol edemedi, dışarı çıkıp ağladı. Geri döndüğünde Şimon'un bağlanmasını ve zindana atılmasını buyurdu. Şimon, Yusuf'a yapılanlarda başrolü oynamıştı.1GS 121.5

    Yusuf kardeşlerinin ayrılmasına izin vermeden önce kendilerine buğday verilmesini ve paralarının gizlice torbalarına konulmasını söyledi. Dönüş yolculuğu sırasında kardeşlerden biri torbasını açtığı zaman parasını bulunca şaşkına döndü. Yürekleri yerinden oynadı. Titreyerek birbirlerine, “Tanrı'nın bize bu yaptığı nedir?” dediler.1GS 121.6

    Yakup oğullarının dönmesini kaygıyla bekliyordu. Ev halkı, kardeşlerin döndüğünü görünce toplandı. Oğullar babalarına olan biten her şeyi anlattılar. Hepsinin yüreği kuşkuyla doldu. Mısırlı yöneticinin davranışları kötü bir düzenin varlığını gösteriyordu. Üstelik, torbalarında bulunan para keseleri bu korkularını daha da güçlendirdi. Yakup, “Beni çocuklarımdan yoksun bırakıyorsunuz” dedi, “Yusuf yok, Şimon yok. Şimdi de Benyamin'i götürmek istiyorsunuz. Sıkıntıyı çeken hep benim. Oğlumu sizinle göndermeyeceğim. Çünkü kardeşi öldü, yalnız o kaldı. Yolda ona bir zarar gelirse, bu acıyla ak saçlı başımı mezara götürürsünüz.”1GS 122.1

    Ne var ki kıtlık devam ediyordu ve Mısır'dan gönderilen buğday bitmek üzereydi. Açlıktan ölümlerin başlaması an meselesiydi. Yaşlı adam ev halkının kaygılı yüzlerinde ihtiyaçlarını okudu. Sonunda şöyle dedi: “Yine gidin, bize biraz yiyecek alın” dedi.1GS 122.2

    Yahuda, “Adam bizi sıkı sıkı uyardı” diye karşılık verdi, ‘Kardeşiniz sizinle birlikte gelmezse, yüzümü göremezsiniz' dedi. Kardeşimizi bizimle gönderirsen, gider sana yiyecek alırız. Göndermezsen gitmeyiz. Çünkü o adam bize, ‘Kardeşinizi birlikte getirmezseniz, yüzümü göremezsiniz' dedi.” Babasının kararlılığının yumuşadığını gören Yahuda, ısrar etti, “Çocuğu benimle gönder, gidelim” dedi, “Sen de, biz de, yavrularımız da ölmez, yaşarız. Ona ben kefil oluyorum. Beni sorumlu say. Eğer onu geri getirmez, önüne çıkarmazsam, ömrümce sana karşı suçlu sayılayım. Çünkü gecikmeseydik, şimdiye dek iki kez gidip gelmiş olurduk.”1GS 122.3

    Yakup artık rıza göstermek zorunda kalmıştı. Bunun üzerine İsrail, “Öyleyse gidin” dedi, “Yalnız, torbalarınıza bu ülkenin en iyi ürünlerinden biraz pelesenk, biraz bal, kitre, laden, fıstık, badem koyun. Mısır'ın yöneticisine armağan olarak götürün. Kardeşinizi alıp gidin, o adamın yanına dönün.” Oğulları ayrılmak üzereyken yaşlı baba yerinden kalktı, ellerini göğe kaldırarak dua etti; “Her şeye gücü yeten Tanrı, adamın yüreğine size karşı merhamet koysun da, adam öbür kardeşinizle Benyamin'i size geri versin.”1GS 122.4

    Kardeşler tekrar Mısır'a yolculuk yaptılar ve Yusuf'un huzuruna çıktılar. Yusuf Benyamin'i, kendi annesinin oğlunu görünce derinden etkilendi. Duygularını gizledi, ama onların kendi evine götürülme- sini ve öğle yemeğine hazırlanmasını buyurdu. Kardeşler çok korktular, torbalarındaki paranın hesabının kendilerinden sorulacağını sandılar. Paranın onları köle yapmak için bir gerekçe olarak oraya konulduğunu düşündüler. Masum olduklarını kanıtlamak için evin kahyasına bilgi verdiler. Torbalarında buldukları parayı geri getirdiklerini, yiyecek almak için de paraları olduğunu söylediler. “Paralan torbalarımıza kimin koyduğunu bilmiyoruz” dediler. Kâhya, “Merak etmeyin” dedi, “Korkmanıza gerek yok. Parayı Tanrınız, babanızın Tanrısı torbalarınıza koydurmuş. Ben paranızı aldım.” Bu sözleri işiten kardeşler rahatladılar. Zindandan kurtulan Şimon da kendilerine katılınca Tanrı'nın onlara gerçekten lütfettiğini düşündüler.1GS 122.5

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents