Loading...
Larger font
Smaller font
Copy
Print
Contents
Geçmişten Sonsuzluğa - 1. Cilt - Contents
  • Results
  • Related
  • Featured
No results found for: "".
  • Weighted Relevancy
  • Content Sequence
  • Relevancy
  • Earliest First
  • Latest First
    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents

    Uzlaşma!

    Kardeşleri donup kaldı, yanıt veremediler. Kıskandıkları, öldürmeye çalıştıkları ve köle olarak sattıkları küçük kardeşleri Yusuf, Mısır'ın yöneticisi olmuştu! Ona nasıl davrandıkları gözlerinin önünden geçti. Yusufun düşlerini nasıl küçümsediklerini ve gerçekleşmelerine nasıl engel olmaya çalıştıklarını anımsadılar. Ama aslında bu rüyaların gerçekleşmesine hizmet etmişlerdi. Artık tümüyle Yusuf'un elindeydiler. Kuşkusuz kardeşleri, çektiği acının öcünü kendilerinden alacaktı.1GS 125.2

    Onların şaşkınlığını gören Yusuf şefkatle çağırdı; “Lütfen bana yaklaşın” dedi. Onlar yaklaşınca Yusuf şöyle devam etti: “Mısır'a sattığınız kardeşiniz Yusuf benim. Beni buraya sattığınız için üzülmeyin. Kendinizi suçlamayın. Tanrı insanlığı korumak için beni önden gönderdi.” Yusuf, ağabeylerinin, kendisine yaptıkları zalimliğin yükünü fazlasıyla çektiklerini bildiğinden onların korkularını yatıştırmak ve acılarını dindirmek istedi.1GS 125.3

    “Tanrı yeryüzünde soyunuzu korumak ve harika biçimde canınızı kurtarmak için beni önünüzden gönderdi. Beni buraya gönderen siz değilsiniz, Tanrı'dır. Beni Firavun'un baş danışmanı, sarayının efendisi, bütün Mısır ülkesinin yöneticisi yaptı. Hemen babamın yanına gidin ve ona oğlun Yusuf şöyle diyor deyin: ‘Tanrı beni Mısır ülkesine yönetici yaptı. Durma, yanıma gel. Goşen bölgesine yerleşirsin; çocukların, torunların, davarların, sığırların ve sahip olduğun her şeyle birlikte yakınımda olursun. Orada sana bakarım, çünkü kıtlık beş yıl daha sürecek. Yoksa sen de, ailen ve sana bağlı olan herkes de perişan olursunuz.’”1GS 125.4

    “Hepiniz gözlerinizle görüyorsunuz, kardeşim Benyamin, sen de görüyorsun, konuşanın gerçekten ben olduğumu. Mısır'da ne denli güçlü olduğumu ve bütün gördüklerinizi babama anlatın. Babamı hemen buraya getirin.”1GS 126.1

    Sonra kardeşi Benyamin'in boynuna sarılıp ağladı. Benyamin de ağlayarak ona sarıldı. Yusuf ağlayarak bütün kardeşlerini öptü. Sonra kardeşleri onunla konuşmaya başladı. Kendilerini alçaltıp günahlarını itiraf ederek Yusuf un affını dilediler.1GS 126.2

    Kralın bütün bu olanları duyması fazla zaman almadı. Yöneticinin ailesini o da davet ederek şöyle dedi: “Gözünüz arkada kalmasın, çünkü Mısır'da en iyi ne varsa sizin olacak.” Kardeşler, ailelerinin ve hizmetkarlarının Mısır'a taşınması için gereken her şeyi yüklenerek yola çıktılar.1GS 126.3

    Oğulları, Yakup'un yanma sevinçli haberlerle döndüler. “Ona, ‘Yusuf yaşıyor!’ dediler, ‘Üstelik Mısır'ın yöneticisi olmuş.’” Babaları donup kaldı, onlara inanmadı. Yusufun kendilerine bütün söylediklerini anlattılar.1GS 126.4

    Kendisini Mısır'a götürmek için Yusufun gönderdiği arabaları görünce, Yakup'un keyfi yerine geldi.1GS 126.5

    “Tamam!” dedi, “Oğlum Yusuf yaşıyor. Ölmeden önce gidip onu göreceğim.”1GS 126.6

    On kardeşin af dilemeleri gereken bir konu daha vardı. Yıllar boyunca hem kendilerinin hem de babalarının yaşamını zehir eden hileyi ve zalimliği açıklamaları gerekiyordu. Yakup onların böyle aşağılık bir günah işlemiş olmalarından kuşkulanmamıştı, ama yanılgıya düşen çocuklarını bağışladı ve kutsadı.1GS 126.7

    Baba ve oğullar, aileleriyle, sürüleriyle ve hizmetkarlarıyla birlikte Mısır yoluna koyuldular. O gece Tanrı İsrail'e bir görümde, “Yakup, Yakup!” diye seslendi. Yakup, “Buradayım” diye yanıtladı. Tanrı, “Ben Tanrı'yım, babanın Tanrısı” dedi, “Mısır'a gitmekten çekinme. Soyunu orada büyük bir ulus yapacağım. Seninle birlikte Mısır'a geleceğim ve soyunu bu ülkeye geri getireceğim.”1GS 126.8

    İbrahim'e göğün yıldızları kadar kalabalık bir soy vaat edilmişti, ama seçilmiş halk o zamana dek ağır ağır çoğalmıştı. Kenan ülkesi, dördüncü kuşağa kadar oradan ayrılmayacak olan güçlü putperest oymakların elindeydi.1GS 126.9

    İsrail'in soyunun kalabalık bir ulus haline gelmesi için ya ülke sakinlerini sürmeleri ya da onların arasına dağılarak yaşamaları gerekliydi. Kenanlıların arasına karışsalar, putperestliğe ayartılacaklardı. Oysa. Mısır, tanrısal tasarı için gereken uygun koşulları sağlıyordu. Ülkenin verimli ve iyi sulanan bir kısmı onlara açıktı ve hızla çoğalmaları için her türlü avantaj vardı. Üstelik Mısır'ın putperestliğine ortak olmamaları için ayrı bir halk olarak yaşayacaklardı.1GS 127.1

    Mısır'a varan kafile doğrudan doğruya Goşen diyarına ilerledi. Uzaktan Yusuf un yaklaştığını gördüler, yüksek sınıftan oluşan bir grubun eşliğinde geliyordu. Yusuf'un zihninde tek bir düşünce, yü-reğinde tek bir arzu vardı. Yaklaşan yolculara bakarken, uzun yıllar boyunca bastırmaya çalıştığı sevgiyi artık kontrol edemeyeceğini fark etti. Arabasından fırlayarak babasına koştu. Babasını görür görmez boynuna sarılıp uzun uzun ağladı. İsrail Yusufa, “Yüzünü gördüm ya, artık ölsem de gam yemem” dedi, “Yaşıyorsun!”1GS 127.2

    Yusuf kardeşlerini putperest sarayda maruz kalacakları ayartılardan korumayı amaçlıyordu. Bu nedenle krala çıkmalarını ve geldiklerini haber vermelerini öğütledi. Yakup'un oğulları bu öğüdü dikkate aldılar; ülkede kalıcı değil geçici bir süre için bulunduklarını ifade ettiler. Böylece istediklerinde ayrılma hakkına sahip olduklarını vurguladılar.1GS 127.3

    Larger font
    Smaller font
    Copy
    Print
    Contents